Hakan Baş, Wired UK dergisinin 2012’deki “Avrupa’nın En Gözde Girişimleri” listesine Türkiye’den liste başı olarak girmiştir. Son olarak 2014 senesinde Alper Özdemir ile beraber Anibera adlı animasyon, Probera adlı prodüksiyon ve Berabera adlı PR şirketlerini kurmuşlardır. Misafirperverliği ve samimiyet dolu bu ropörtajı ile hepimizin ilgisini çekeceğine eminim…
Türker: Merhaba, Lidyana’ nın hikayesi nedir?
Hakan Baş: 2012 Şubat’ ta kurduk Lidyana ‘yı, benim 3. girişimim bu proje, ilk olarak Peak Games oyun şirketini kurduk, sonra 2011’ de Krombera… Sonrasında Lidyana oluştu. Aklımda hep e- ticarete girmek vardı, piyasada hep indirim siteleri varken sezon ürünleri satan site kuralım dedik. İyi de bir yaratıcı ekip kurduk. Arda Turan, Saffet Ulusoy, İsmet Öztanık, Nevzat Aydın (Yemek Sepeti Kurucusu), Sina Afra (Markafoni Kurucusu), Tolga Tatari, Ahmet Sarı’nın var olduğu güçlü bir ekip olduk. Sonrasında bünyemize 3 yabancı yatırımcı kattık şu anda da hızla büyüyor.
T: Lidyana şu anda e-ticaret siteleri arasında önemli bir yerde. Peki alışveriş siteleri içerisinde öncesiyle bugün arasında kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz? Örneğin, siz Lidyanayı kurduğunuz dönemde top noktada olan Markafoni, Trendyol gibi siteler vardı.
H.B: Onlar ayrı ligdeler. Yani Markafoni, Trendyol falan onlar “private shopping” sitesi yani eski sezon ürünlerini %90’a varan ıskontolarla satan outlet mağazalar, bizimki yeni sezon ürünlerini full-price satan bir yapı. Onların kendi aralarında konumlandırılmaları lazım. Hacimleri bizden çok daha yüksek ama iş modelleri olarak bizimki çok daha sağlıklı çünkü mancımız daha yüksek ve hem tedarikçi hem müşteri tarafında algı konumlandırması çok önemli çünkü zamanında 2009’da hatırlıyorum private shopping siteleri bir tane Converse’i 20 TL’ye satıyorlardı. Sonra Converse ertesi sezon bu ürünü kendi mağazasında 200 liraya satmaya çalışıyor. İnsanların kafasındaki Converse imajı- ki çok trendti. Converse Türkiye’de bir anda yerle bir oldu. Bence en büyük sebeplerinden biri buydu. Markalar için başta iyiydi tabii; yani depoda ellerinde kalmış ürünler, yer açmaları gerekiyor kendilerine yani stok maliyeti boşu boşuna, ama bir yerden sonra stokları bitti. Yani oraya verebilmek için yeni üretmeye başladılar. Bizim iş modelimiz sürdürülebilir bir model yani yeni sezon ürünü, sezonda üretiliyor ve bize satılıyor. Aynı fiyata satılıyor. Bizim kendimizi konumlandırmamız bu yüzden Markafoni, Trendyol, Limango’dansa Modagram işte Markafoni’nin Enmoda’sı , Çiçek Sepeti’nin Mizu’suyla olabilir. Tabi aynı model dememin tek sebebi sezon ürününü sezon fiyatına satması. Onun dışında biz LC Waikiki, DeFacto satmayız mesela, takıyı zaten domine ettik. Takıların %50si de sadece Lidyana’da olan markalar. Çoğu ya yerli ya yabancı tasarımcı ürünü ya da revaçta markalar.
T: “Celebrity Endorsement’’ şirketisiniz. Çok iyi isimlerle çalışıyorsunuz, bu nasıl başladı? Bir yerden başlayınca devamı mı geldi?
H.B: Arda’nın olması, Saffet’in olması bunda önemli tabii. Arda’nın eski kız arkadaşı Sinem Kobal’dı, Sinem’le çalışıyorduk. Burcu Esmersoy Saffet’in arkadaşıydı, onunla çalışıyorduk. Şebnem Çapa vs. sosyetik isimlerle çalıştık, onlar benim çok yakın ablalarım gibi. Tabii onlar referans noktası oluyor bir kere. Gidiyorsun Tuğba Ünsal’a diyorsun ki o zaman bak Burcu’yla yaptık güzel oldu, seninle de yapalım… öyle öyle… Buse (Terim) benim çok eski arkadaşım onunla yaptık ki Buse’yle Lidyana birbirini büyütmüştür. Yani toparlamak gerekirse siz düzgün projeyle giderseniz herkes sizinle çalışmak ister zaten, kim olduğu çok da önemli değil.
T: İleriye dönük planlarınızda ne var?
H.B: Tabii ki daha da büyümek, global hale gelmek. Az da olsa şu anda da yurtdışına sipariş gönderiyoruz. İngilizce sitemiz de mevcut ‘en.lidyana.com ’ Hem içerik hem de pazarlama olarak yurtdışına yönelik daha fazla işler yapmak istiyoruz.
T: Girişimcilik dışında yatırımcı kimliğinizde mevcut, şu anda yatırımcı olduğunuz girişimler neler?
H.B: Evet, farklı yatırımlarımız var. Bir prodüksiyon, animasyon şirketimiz var. Türkiye’de ilk 3D animasyon Türk filmini yaptık, ‘Evliya Çelebi Ölümsüzlük Suyu’ … Aynı zamanda PR ajansımız var.
Hakan beye vakit ayırdığı ve samimiyetinden dolayı teşekkürler.