Komedi filmlerinden fazla bir şey beklemezsiniz. Espriler yerindeyse ve güldürmeyi başarıyorsa; bu bir komedi filmi için yeterlidir. Pek mantıklı filmler değildir komedi filmleri. Her yerden, her şey çıkabilir, her şeyi yapabilir. “Bu Nasıl Aile! / We Are The Millers” konusu itibariyle iki saat boyunca kesintisiz kahkaha vaad ediyor.
Basit bir uyuşturucu satıcısı olan David’in (Jason Sudeikis), borçlarını kapatmak ve başını beladan kurtarmak için kaçakçılık yapmasını konu alıyor. Meksika’dan ABD’ye yüklü miktarda marihuana taşıyacak olan David, bu işi dikkat çekmeden yapabilmek için aile babası kılığına giriyor. Ailenin geri kalan üyelerini ise bir striptizci anne (Jennifer Aniston), bir evsiz kız çocuk ve yalnızlığı seven asosyal on sekiz yaşında bir bakir oğul canlandırıyor. Marihuanadan yapılmış bebek LeBron’u da unutmamak lazım. Dört aykırı ve sorunlu karakterin birleşimi Miller Ailesi.
Miller Ailesinin her bir üyesi, kendi olmadıkları bir sosyal kimliği taklit ediyorlar. Her biri kendi menfaatleri gereği toplumda sembolik bir anlam taşıyan aile yapısını, aile bireylerinin dilini ve düşünce sistematiğini kullanıyorlar. Film bize adeta sembolik etkileşim dersi veriyor. Sembolik etkileşimi, bir toplumdaki insanların sahip oldukları ortak semboller ve anlayışlar bütünü olarak tanımlayabiliriz. Filmdeki karakterler toplumun aileye yüklediği sembolik anlamı, ailenin taşıdığı sosyal mesajı kendi menfaatleri uğruna kullanan birer pazarlamacıya dönüşüyorlar.
Sembolik etkileşimde üç ana prensip olan anlam, dil ve düşünceyi bir PR’cının iyi özümsemesi müşterilerle ve daha genel anlamda tüm paydaşlarla kuracağı iletişimde başarılı olma şansını artıracaktır.