Facebook, Aralık başında ücretsiz yeni bir uygulamayı hayata geçirdi, Messenger Kids. Uygulama, 13 yaşından küçük çocukların ebeveyn kontrolünde yakın ve uzak aile bireyleri ve arkadaşlarıyla chat yapmasına, videolu görüşmesine ve animasyonla desteklenmiş içerik ve fotograflar paylaşmasına olanak sağlıyor.
Uygulama, doğrudan çocukların telefon veya tabletlerine tek başına yüklenebiliyor ancak ebeveynlerin Facebook hesabından kontrol ediliyor. Arkadaş ekleme ve silme, çocukların paylaştıkları içerikleri kontrol altında tutma ve hatta gerektiğinde silme yetkisi ebeveynlere ait. Böylece, çocukların cinsel, şiddet gibi tehlike arzeden herhangi bir türde içeriğe maruz kalmaması sağlanmış oluyor.
Facebook’un hedef kitlesi 6-13 yaş arası çocuklar. Şimdilik ABD’de hayata geçirilen uygulamanın zamanla diğer ülkelere de yaygınlaştırılması planlanıyor.
Şirket, uygulamayı kamuoyuna tanıtırken buradaki ticari kaygılarını kendince bir PR kampanyası arkasına saklamayı da ihmal etmemiş durumda. Buna göre;
• Uygulama binlerce aile ile görüşülüp ihtiyaçlara göre belirlenmiş,
• Aileler, çocuklar, eğitimciler ve uzmanların ortak üretimi,
• “US Children’s Online Privacy and Protection Act” isimli kanuna tam uyumlu,
• Çocuk psikolojisi alanında akademisyenlerle birlikte dizayn edilmiş,
• Uygulama oluşturulurken National PTA ve Blue Star Families gibi Online Güvenlik konusunda uzman kuruluşlardan destek alınmış.
Ancak, Şirketin bu PR kampanyası çoğu akademisyen, uzman, gazeteci ve sivil toplum kuruluşunu ikna etmeye yetmemiş görünüyor. Son dönemde, Facebook yoğun eleştirilere maruz kalmaya başladı.
ABD kanunlarına göre ailelerinin onayı alınmaksızın, 13 yaşından küçüklerin kişisel bilgilerinin şirketler tarafından toplanması yasaklanmasına ragmen halihazırda ailesinin onayı alınıp alınmamasına bakılmaksızın milyonlarca çocuğun Facebook hesabı olduğu biliniyor. Aslında, Facebook yasalara uyumsuz bu fiili durumu, çocuklar için bir uygulama dizayn ederek pragmatik bir şekilde yönetmeyi/çözmeyi sağlamış oluyor.
Böylece, Facebook, çocukları yasalara aykırılık oluşturmadan Facebook ekosistemine sokmayı başarırken aynı zamanda rakip şirketlerden önce hedef kitleyi müşteri edinme fırsatını yakalamış oluyor.
Facebook’un yeni uygulaması, çocukların bu yaşlarda sosyal medya ile tanışmalarının sahte kimlik ve imaj oluşturmalarına yol açma riskinden, çocukları gerçek hayattan ziyade sanal bir hayata bağlı kalma anksiyetisine sürüklemesine ve hatta uykusuzluk, dikkat eksikliğinden intihara kadar pek çok olumsuz sonuç doğurabileceğine dair tartışmaları alevlendirmiş durumda.
Facebook’un PR kampanyası “rıza üretimi”nden çok bir itibar riskine doğru evriliyor. Bu durum, PR eğitiminde kullanılacak yeni bir vaka analizi (PR case) olmaya aday gibi görünüyor.