Markaların hayatında, sıkıcı reklam mesajlarının önünü keserek duygulara doğrudan
hitap etmelerini sağlayacak –hayli eski ancak sektör için yeni– bir yol var: Şiir.
Prodüksiyon ajansı PS260’ın editörü David Blackburn’ün Adweek’in haberinde yer
alan görüşleri ilgi çekici:

“Artık şiirin reklam hikâyeciliğinde kullanıldığını görüyoruz çünkü izleyiciler
geleneksel reklamlara oldukça hâkimler ve her an bu reklamların bombardımanına
maruz kalıyorlar. Dahası, bu reklamları elekten geçirmenin yollarını bulmuş
durumdalar. Şiir birçok benzer reklam filminden daha eğlenceli. İzleyiciler ise sert bir
satıştan ziyade, onlara sunulan bir yaşam tarzı ya da bir duyguya karşılık verme

eğilimindeler. Ayrıca onlara bir şiirle sağlanan duygusal ve insancıl bağa yanıt
verirken, bunu sahiplenen markayı takip etmeye daha açıklar.”
Globaldeki büyük reklamverenlerin dizeleri sahiplenmesi ise bir süredir devam ediyor.
Bunların en büyük örneklerinden biri Coca-Cola olduğunu söyleyebiliriz. Super Bowl
gecesi Coca-Cola‘nın dört kıtalık, birleştirici bir mesaj verdiği şiirin yer aldığı reklam
filmi en güncel çalışmalardan biri. Dahası bu dizelerin sahibi, aynı zamanda bir şair de
olan Wieden + Kennedy Reklam Yazarı Becca Wadlinger’di.

 

 

Başka bir örnek ise A+E Networks. A+E Networks ise bu akımı bir adım ileriye taşıdı. National Poetry Slam Şampiyonu IN-Q ile işbirliği yapan marka, hikâye
anlatımının gücünden beslenen interaktif bir filmle çıkageldi. Bu durum şirketin iş
yapış biçimlerine de değişiklik getirdi. Global Marketing Production departmanında
başkan yardımcısı olarak görev yapan Chris Gargani, IN-Q’nun seçtiği sözcüklerde
kendisini yönlendirmediklerini, bu yüzden de eşsiz bir deneyim yaşadıklarını
söylüyor. Normalde birkaç sayfalık brief ve revizyonlarla ilerleyen sürecin, yüzde yüz
IN-Q kontrolünde yürüdüğü ekliyor.

 

Kaynak