Daha önceki postlarda; insanların kolaylık ve rahatlığa gizlilikten daha fazla önem verdiğini, sosyal medyada kendimiz hakkında gereğinden fazla teşhircilik yaptığımızı, sosyal medyadaki paylaşım ve “like”larımızın veya herhangi bir dijital izimizin kişiliğimize ilişkin ciddi ipuçları taşıdığını ve bu sayede kişiye özel reklam konseptinin gelişmeye başladığını, hiç okumadan tıkladığımız kullanıcı ve gizlilik sözleşmeleri nedeniyle Facebook‘un hakkımızda ne çok bilgi toplayıp bu bilgileri reklam geliri için üçüncü kişilerle paylaşabildiğini sıkça tartıştık.

Trump‘ın Başkanlık seçiminde Rusya parmağına ilişkin yapılan soruşturmadaki bazı gelişmeler, tablonun gerçekten de ne kadar iç karartıcı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

2013 Nisan’da yayımlanan bir çalışmada ; 58.000 gönüllü Facebook kullanıcısının “like”larından oluşan veri seti yardımıyla “insanların dijital davranışları” irdelenmiş ve bu veriler kullanılarak denek grubunun cinsel tercihleri, etnik kökeni, dinsel görüşü, politik bakış açısı, entelektüel düzeyi, mutlu olup olmadığı, duygusal istikrar durumu (duygusal gelgitleri), uzlaşmacı olup olmadığı, dışadönüklüğü, yeni fikirlere açıklığı, dürüstlüğü, arkadaşlarına bağlılığı, ebeveynlerinin boşanmış olup olmadığı, sigara içki veya bağımlılık yapan maddeleri kullanıp kullanmadığı gibi pek çok kişilik özelliklerinin saptanabileceği ortaya konmuştur.

Facebook “like”ları kullanılarak, bir algoritma yardımıyla otomatik olarak ve %90’lar seviyesinde doğru şekilde insanları tasnif edebilmenin gücünü keşfeden bu çalışmanın ardından aynı yıl veri analiz şirketi olan Cambridge Analytica kuruldu.

Cambridge Analytica, Cambridge Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Aleksandr Kogan ile birlikte çalıştı. Kogan’ın geliştirdiği “this is your digital life” isimli “app”in, 50 milyon Facebook kullanıcısının verilerinin yasadışı olmasa bile etik olmayan bir şekilde elde edilmesinde rol oynadığı ileri sürülüyor. Facebook, Kogan’ın yapacağı kişilik testinin kendileri açısından da faydalı olacağını düşünerek adıgeçen uygulamanın kullanıcı verisine erişmesine izin verdi. Aynı zamanda, Facebook kullanıcılarına uygulamayı kullanmaları ve kişisel bilgilerini paylaşmaları karşılığında 2 ila 5 USD arasında ödeme de yapıldı.

Her ne kadar, Facebook bu app’i indiren müşteri sayısını 270 bin olarak açıklasa da bu kişilerin arkadaşları… arkadaşlarının arkadaşları… şeklinde çember genişletilebildiği için Kogan’ın eline geçen müşteri verisinin 50 milyon kullanıcıya ait olduğu belirtiliyor. 50 milyon Facebook kullanıcısının “like”ları dahil her türlü dijital verisine erişen Kogan’ın bu veri setini Cambridge Analytica ile ortak çalışmalarda kullandığı biliniyor.

Facebook CEO’su Zuckerberg’in 4 Ocak 2018’de “fix Facebook” sloganıyla kampanya başlatmasının arkasında Facebook‘un müşteri gizliliğine yönelik bu tür ihlalleri bulunuyor. Nitekim, bu iddialar, Facebook hisselerinin son iki günde toplam %9 değer kaybetmesine ve piyasa değerinin 537 mia USD’dan 488 mia USD’a erimesine yol açtı.

Cambridge Analytica‘nın politik müşterileri için yapmış olduğu çalışmalar, Brexit Referandumundan ayrılıkçıların ve ABD Başkanlık Seçiminden Trump‘un galip çıkmasını sağladı. Bilindiği gibi, Brexit referandumundan %52 ile AB’den ayrılık kararı çıkmıştı. ABD Başkanlık Seçiminde de Trump %46.09, Clinton ise %48.18 oy almış ancak delegelerin çoğunluğunu alan Trump, ABD Başkanı seçilmişti. Hem Brexit hem ABD Başkanlık seçimlerinin küçük bir farkla sonuçlanmış olması, Cambridge Analytica‘nın seçimlerde oynadığı rolün çok kritik olduğunu gösteriyor.

Cambridge Analytica‘nın, sosyal medyada; yabancı düşmanı, cinsiyet ayrımcısı, ırkçı, İslam karşıtı, işsizler veya işsiz kalmaktan korkanlar, beyaz orta direk Amerikalılar, Cumhuriyetçiler, Demokratlar, muhafazakarlar gibi belirli seçmen gruplarına yönelik yaptığı “mikro hedeflemeler”, sosyal medyada açtığı sahte hesaplardan yaptığı trollemeler, kışkırtma ve yönlendirmeler ve “kişiye özel mesajlar” yoluyla yaptığı propaganda sonucunda; kararsız ve hatta karşıt görüşlü seçmenlerin en az %10’luk bölümünün hedeflenen politik sonuca ikna(!) edildiği tahmin ediliyor.

Sosyal medyadaki (Facebook, Instagram, Twitter vs) paylaşımlarımız kadar, emaillerimiz, aramalarımız (search engine), mobil telefon metriklerimiz, evimizin baş köşesine yerleştirdiğimiz akıllı sesli asistanlarımız, online kişisel harcamalarımız… Dijital dünyada bıraktığımız bütün izler, psikometrik haritamızı ele verirken bizi birer “kullanışlı” hedef haline getiriyor.

“Private Traits and Attributes are Predictable from Digital Records of Human Behavior”, M.Kosinski, D.Stillwell ve T.Graepel. PNAS, Nisan 2013. (www.pnas.org/content/110/15/5802.full.pdf)