Birkaç senedir Türkiye’de markalar mutluluk savaşı içerisine girdiler. Gerek reklamları gerek sloganlarıyla mutluluğu temsil ettikleri anlayışını oluşturmaya çalışıyorlar. Bu anlayışı global markaların Türkiye’deki reklamlarında da yerel markaların reklamlarında da görebiliyoruz. Bu savaşa mutluluk savaşı demek yanlış olmayacak çünkü bahsedeceğimiz markalar mutluluk konumlandırmasında ilk sırada olmak için oldukça çaba harcıyorlar.

Farklı segmentlerde olan birçok markanın zaman zaman ‘mutluluk’ üzerine kendini konumlandırdığını gördük. Geçmişten günümüze ‘mutluluk’ kavramı sıkça kullanıldı. Fakat son bir kaç yılda bu markaların sayısı arttı. Algida, Eti, Ülker, Coca-Cola ve Nutella markaları gibi örnekler mevcut. Üst üste mutluluk kavramı kullanıldı. Algida; ‘Mutluluğu paylaş’ derken, Coca-Cola ‘Mutluluğa kapak aç’ dedi; hatta Anadolu’ya kırmızı mutluluk kamyonları yolladı ve oradaki insanların Coca-Cola’ya ulaşan dileklerini yerine getirdi. Diğer taraftan Nutella da ‘ Nutella ile mutluluğa uyan’ dedi. Bu markalardan en dikkat çekenler ve sahiplenmeye en yakın olanlar Coca Cola, Eti ve Ülker oldu.

Coca Cola 2009 yılının ilk yarısında ‘mutluluğa kapak aç’ isimli kampanyasını başlatmıştı. Daha sonra tüm dünyaya kırmızı kamyonlarıyla mutluluk dağıttığı reklamıyla oldukça ilgi gördü.

Reklam filmi:

Coca-Cola’nın ülkemizde en doğru uyguladığı strateji değerlerimize ve duygularıma seslenmesi. Ramazan’larda bayramlarda da aynı stratejiyi kullanarak “bizden biri” imajını vermeye çalışıyor. Kırmızı kamyon kampanyasında da aynı durum söz konusu, yine aynı stratejiyle yerel insanı, ülkenin değerlerini, problemlerini paylaştı ve sahiplendi. Hal böyle olunca “Coca-Cola mutluluk taşıyorum diyorsa mutluluk taşıyordur, doğrudur” şeklinde algımıza işledi ve bu algı oyunu Coca-Cola’yı mutluluk savaşlarında güçlendiriyor.

Fakat Türkiye’de mutluluk konumlandırması yapmak isteyen yerel bir marka daha var. “Mutluluk denince akla hemen onun adı gelir” desek sanırım siz de hemen hatırlayacaksınız. Eti’den bahsediyoruz. Eti, 2013’ten beri cıngıllarıyla reklam filmlerinde, afişlerinde sorduğu “mutluluk denince akla ne gelir?”sorusuyla tüketicinin adeta aklına kazıdığı şarkıyla mutluluk denince akla kendi adını getiriyor.

Mutluluk stratejisinden önce Eti’nin çok uzun yıllardır “Bir bilmecem var” cümlesiyle yaptığı konumlandırma da son derece başarılı olmasına rağmen Eti yine de kendisini mutlulukla özdeşleştirmek istedi.

Reklam filmi:

Eti’den sonra Ülker de “Mutluluk Her Yerde” sloganını kullanmaya başladı. Reklam cıngılıyla da kendisini benimsetti ve hatırlattı. Jingle’i ile kulaklarımızda yer eden “Mutluluk orada, mutluluk burada,  mutluluk her zaman her yerde var…”

Reklam filmi:

Mutluluk stratejisi tutuyor belli ki. Bahsettiğimiz reklamlar ülkemizde çok ilgi gördü, beğenildi, akılda kaldı. Ancak asıl soru mutluluk denilince akla kimin adı geliyor? Böyle sorunca muhtemelen Eti gelecektir fakat Eti mutluluk iletişimini en iyi yapan marka mı?

Mutluluğu alıp markaya yapıştırmak, sahiplenmek elbet kolay değil ama bu markalar bu amaç uğruna epey çalışıyorlar. Mutluluk konumlandırmasından pes etmek istemiyorlar. Peki sizce bu savaşın kazananı kim olacak? Ya da belki soruyu şöyle sormak gerekir; Bu savaşın bir kazananı olacak mı?