Günümüzde, iletişim sektörüne dair geniş bir açıyla baktığımız zaman varlığını ve geçerliliğini hala koruyan en somut gerçeklerden biri olarak reklamcılığı görürüz. Henüz küçük yaşlardan hayatımıza giren reklam; internet, gazete, televizyon gibi sıkça kullanılan medya araçlarının çoğunda etkinliğini sürdürdüğünden, henüz küçük yaşlarımızda hayatımıza girip bizi etkisi altına almaya çalışıyor.

Hiç şüphesiz, ilk örneklerine Milattan önce 3000’li yıllarda rastlanan bu köklü sektöre damga vuran, onu şekillendiren dönemler de oldu. Bu dönemlerden biri, William Bernbach gibi önemli isimlerin etkin olmasıyla beraber reklamı, sanata yaklaştıran ve bu sebepten ötürü ‘’Reklamcılığın Altın Çağı’’ olarak adlandırılan 1960’lı yıllar.

2007-2015 yılları arasında 7 sezon olarak yayınlanan drama dizisi Mad Med ise, geçmişiyle belli sebeplerden ötürü kavgalı olan ve kendi iç huzurunu arayan Donald Draper karakteri üzerinden bahsi geçen 1960’lı yıllardaki reklamcılığın altın çağını bütünüyle yansıtmaya çalışıyor.

Mad Men’in büyük bir kısmı, Amerika’da birçok reklam ajansına ev sahipliği yapan Madison Avenue’da, yoğun bir ajans atmosferi içinde geçiyor. Dizide Donald Draper’ın kreatif direktör olarak çalıştığı Sterling-Cooper ise bu ajanslardan biri. Sterling-Cooper’ınkurucuları olan Bertram Cooper ve Roger Sterling; çalışanı olan Joey BairdPeggy Olson ve Pete Campbell ise dizinin diğer ana karakterlerinden.

Dizinin iletişim sektörüyle ilgilenen izleyicilere kazandırabileceği ilk şeylerden biri, 1960’lı yıllardaki reklam ajanslarının yapısını ve işleyişini anlamak oluyor. Kreatif ekip ve müşteri temsilcilerinin net bir ayrımını görüyoruz. Kreatif ekip, reklamın içeriğini ve prodüksiyon kısmını üstlenirken; müşteri temsilcileri ajansa iş getirmek adına, müşterilerini civardaki bar ve gazinolarda eğlendirmeye çalışma yöntemini bile tercih ediyor. Aynı şekilde, sigara ve otomobil sektörünün ajans için çok büyük bir maddi getiri olduğunun altını çizilmiş.

Dizinin iletişim sektörüyle ilgilenen izleyecilere kazandırabileceği bir diğer önemli şey ise sunum becerisi. Dizide, ajansın müşterilerine yapmış olduğu sunumlar önemli biryer tutuyor. Sunumların çoğunda, ana karakterlerin, duygusal yoğunluğu olan ikna edici tiradlarını dinliyoruz. Bahsi geçen tiradlar ve karakterlerin müşterileriyle kontak kurma noktasında kullandığı vücut dili ders niteliğinde.

Mad Men’e dair en hoş detaylardan biri, dizide, adı geçen çoğu firmanın gerçek hayatta da varolması. Lucky Strike, Coca Cola, Jaguar, American Airlines, Heinz, Kodak gibi birçok ünlü firma dizide ajans müşterisi olarak lanse ediliyor. Bu durum dizinin gerçekliğini artırıyor.

Markaların yanı sıra, William Bernbach, David Ogilvy gibi sektördeki gerçek isimlere de bolca atıfta bulunuluyor. 

Mad Men her ne kadar reklamcılık ağırlıklı bir temaya sahip olsa da, hayatın diğer gerçeklerine eğilmekten kaçınmıyor. Özellikle1960-1970 yılları arasında Amerika’da gerçekleşen toplumsal ve siyasi olayların, halka olan etkisinin yansıtılmaya çalışıldığını görüyoruz. Kore Savaşı, Küba Füze Krizi, John F.Kennedy ve Martin Luther King’in suikasti, Neil Armstrong’un Ay’a ayak basışı gibi birçok olay dizinin hikayesi içinde yer alıyor. Küba Füze Krizinde, Dünya’nın son günüymüş gibi yaşayan; Neil Armstrong’un Ay’a ayak basışında ise büyük bir şekilde gururlanan Amerikan toplumunun resmedilişini görmek mümkün. Yine aynı dönem artan ırkçılık olayları, siyahi vatandaşların iş hayatındaki konumu atlanmamış.

Mad Men’in sıklıkla yer verdiği hayatın bir diğer gerçeği ise kadın-erkek ilişkileri. Bu noktada, dizinin genelinde bayat aşk hikayelerinin yerine sorunlu fakat gerçeğe daha yakın kadın-erkek ilişkileri görüyoruz. Evlilik, boşanma, aldatma gibi olguların etkisi çoğunlukla, dizinin ana karakteri olan Donald Draper üzerinden aktarılmaya çalışıyor.

Sonuç olarak Mad Men, dönemin atmosferini başarılı bir şekilde yansıtan sinematik yönü ve kendisini içine çeken 92 bölümlük hikayesinin doyuruculuğu ile özellikle reklamcılık ve iletişim sektörüyle ilgilenen, 1960’lı yıllara merak duyan kişileri izlenildiği takdirde kolay kolay pişman etmeyecek bir dram dizisi olarak karşımıza çıkıyor.