Günümüzde rekabetin en yoğun olduğu sektörlerden birisi elbette ki otomotiv. 1908 yılında Ford Model T ile seri üretim macerası başlayan otomobiller, ulaşım konusunda hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmuş durumda. Sektörde yer alan markalar, bu büyük rekabet ortamında ayakta kalmak için doğal olarak, ürettikleri araçların çeşitli özelliklerini ön plana çıkartmaya çalışıyor. Motor hacmi, konfor, yakıt tüketimi, tasarım, teknolojinin gelişmesiyle beraber multimedya sistemleri derken markaların elini kuvvetlendiren pek çok özellik mevcut. Bir de tüm bunlardan ayrı olarak, belki de kazaya karışmamız durumunda kaderimizi belirleyen çok önemli bir özellik daha var: Güvenlik. Bu meseleyi marka kişiliğine hakkını vererek işleyebilmiş firmaların başında ise Volvo geliyor.
Marka Tarihi
1915 yılında İsveç’te SFK adlı şirketin bilya parçası üreten alt firması olarak hizmet vermeye başlayan Volvo, 1927 yılında ‘’Volvo ÖV 4’’ adlı ilk aracını üretti. Volvo, aynı zamanda bu aracın üretildiği yılı, kuruluş tarihi olarak kullanmayı tercih etti. Volvo ÖV 4’ten 1 yıl sonra LV Series 1 adlı ilk kamyonunu, 1934 yılında ise B1 adlı ilk otobüsünü üreten firma bahsi geçen dönemlerde adından söz ettirdi. 2. Dünya Savaşı yıllarında ise, tıpkı diğer bazı otomobil firmaları gibi uçak motoru üretti. Devam eden yıllarda sektördeki çeşitli otomotiv markalarını satın alarak, daha da güçlendi. 1976’da Volvo 340 serisi binek otomobillerin üretimine başlayan Volvo, bu seri ile 1980’lerde İngiltere pazarında en çok araba satan şirket oldu. 1986’da ise Amerika pazarında 113,267 adet araba satarak kendi rekorunu kırdı.
Bir Marka Karakteri Olarak Güvenlik
Binek araçların yanı sıra ürettiği ticari araçlarla da ünlü olan Volvo, geçmişten beri marka karakterini ‘’sağlamlık ve güvenlik’’ noktası üzerinden inşa etmeye çalışıyor. Bugün otomobilde sağlamlık denildiği zaman akıllara gelen ilk markalardan birinin Volvo olması ise, bu işte başarılı olunduğunu gösteriyor. Volvo’nun sağlamlık vurgusu, temelsiz bir PR çalışmasına dayanmıyor. Şirketin tarihçesi, bu konuda Volvo’nun elini güçlendiriyor. Öyle ki Volvo, 1944 yılında kaza sırasında zararı minimuma indiren lamine cam; 1959 yılında, bugünkü otomobillerin tamamında kullanılan emniyet kemerini sistemini ilk kez geliştiren firma. Bunların yanı sıra, arabalarda kullanılan birçok diğer güvenlik önlemi yine Volvo tarafından bulundu veya geliştirilerek günümüzdeki arabalarda kullanılacak hale getirildi.
Söz konusu geçmişinden güç alan Volvo, bugünkü PR ve reklam kampanyalarında da sağlamlık kozunu kullanıyor. Reklam kampanyalarında genellikle araç içinde yer alan aileler görüyoruz. Burada özellikle araç içindeki çocukların hayatlarının önemi vurgulanıyor.
İletişim Sürecinde İsveç Ögelerinin Kullanımı
Volvo, güvenliğin yanı sıra İsveç menşeili bir şirket olmasının da kozunu oldukça kullanıyor. Bunu da en iyi reklam kampanyalarında gözleyebiliyoruz. Örneğin, 2014 yılında yayınlanan ve İsveçli ünlü futbolcu Zlatan İbrahimoviç’in yer aldığı Volvo XC70 reklam filminde, İsveç’in doğal güzellikleri ön plana çıkartılıyor. Aynı reklamda arka planda çalınan şarkı ise, İsveç Milli Marşının, reklama özel yorumlanmış modern bir versiyonu.
Şirket diğer reklamlarının bir kısmında da İsveç’e dair yerel manzaraları kullanıyor ve ‘’Made by Sweden’’ mottosunu kullanıyor.