Tüketicilerin hayatlarında bulunan çoğu marka, verilen hizmetler ve çalışılan alanlar varlıklarını sürdürebilmek için nelere ihtiyaç duyarlar? Sadece en iyi olmak yeterli mi? Sadece kurum içi problemler mi önemli olan? Peki insanlar sadece kendi sorunlarına mı çözüm bulurlar?

Aslında iletişim sektöründe çalışan kişilerin tek işi ürün ve tüketici arasında bir köprü olmak değildir. Hangi alanda olursa olsun, insanlarla güçlü bir bağ kurmak her zaman ön plandadır. Bu yüzden, sahip oldukları kaynakları etkin biçimde kullanarak, varlıklarını sürdürmek ve hedeflerini gerçekleştirmek için hizmet/ürün sunduğu toplumla iyi ilişkiler geliştirmek zorundadır. Bu doğrultuda tabiki en iyi olmak ya da sektörde birinci olmak yetmez. Hizmet veren çoğu sektör insanlarla bağ kurmak adına sosyal sorumluluk alanlarında çalışmayı tercih ederler. Sektördeki adı ile Kurumsal Sosyal Sorumluluk(KSS). Bu da, toplumla bütünleşmek isteyen kurumların, topluma karşı sorumluluklarını yerine getirme çabasıdır. Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri; eğitim, çevre, sağlık ve kültür gibi alanlarda gerçekleştirilebilir. Kurumlar bunları gerçekleştirirken, kurumsal imaj ve kurumsal itibara olumlu değerler yüklenmesini bekler. Toplumun ihtiyaçları ve beklentileri göz önünde bulundurularak, planlı ve stratejik adımlarla gerçekleştirilir. Çeşitli iletişim araçları ile duyurulması önemlidir ve genellikle faaliyetler birkaç yılı içinde barındıran uzun bir zaman diliminde gerçekleştirilir.

Kurumsal sosyal sorumluluk, halkla ilişkiler kampanyaları kapsamında gerçekleşen bir olgudur. Zihinlerde kurumun imajıyla ilgili olumlu çağrışımlar yaratmak amacıyla yapılan bir algı yönetimidir aynı zamanda. Gerçekleştirdikleri sosyal sorumluluk faaliyetleri ile kurumlar; sadakat, güven bağlılık gibi soyut değerler kazanırlar.

Sosyal Sorumluluk Faaliyetleri kurumların bağlantılı oldukları sektörlerdeki çözüm gerektiren durumlar olabilir. Aynı zamanda da, Sivil Toplum Kuruluşları’nın (STK) yürütmekte oldukları projelere destek vermek de yöntemlerden biridir. Proje yürüten şirket bu yolla sadece hedef kitlesiyle değil, kurum bünyesinde çalışan insanların da projede bizzat yer almasını sağlaması ile aidiyet duygusunu artırır. Bu şekilde, örgütlerin sosyal sorumlulukları, örgüt içi ve örgüt dışı olarak iki bölümde incelenebilir. Örgüt içi zorunluluklar, insan kaynakları yönetimi, üretimde kullanılan doğal kaynakların yönetimi gibi konuları; örgüt dışı ise toplumu, dış kuruluşları, küresel çevre sorunları gibi konuları içerir. Bu ayrım ile örgütlerin üst yönetimlerinin kar elde etme yükümlülüklerinin dışında, içerisinde bulundukları çevreyi ve sosyal dengeyi korumak, hayatları kolaylaştırmak gibi yükümlülüklerinin de olduğu ortaya çıkmaktadır.

Özetle KSS hem şirkete, hem topluma kazandırır. Bir şirketin kurumsal sosyal sorumluluğunu yerine getirmesi demek, tüm paydaşlarına (çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, ortaklar, bulunduğu çevre, yatırımcılar vb.) ve çevreye karşı tamamen sorumlu olması ve tüm kararlarında bu unsurları göz önünde bulundurması anlamına gelmektedir.

Kaynak için tıklayın.

Kaynak için tıklayın.

Kaynak için tıklayın.

Kaynak için tıklayın.