Dünya’da sivil havacılık tarihinin yükselişe geçmeye başladığı dönemlerden birinin, 1.Dünya Savaşı sonrasında gelişen 1920 ve 1930’lu yıllar olduğu bilinir. Öyle ki, aralarında Türk Hava Yolları’nın da bulunduğu birçok büyük havayolu şirketi bu dönemde kurulmuştur. Elbette bu havayollarından birinin American Airlines olduğunu söylemek yanlış olmaz. 1936 yılında kurulan American Airlines bugün; filo büyüklüğü, taşınan yolcu sayısı, güzergah sayısı ve yıllık gelir açısından Dünya’nın en büyük havayolu firması olarak hizmet veriyor.

American Airlines’ı İleriye Taşıyan DC-3 Uçağı

1930’lu yıllara tekrar döndüğümüzde, American Airlines’ın çıkış noktasında çok özel bir uçağın olduğunu görüyoruz: Douglas DC-3. American Airlines’ın yöneticisi Cyrus Smith ve Douglas firmasının sahibi Donald Douglas’ın arasındaki görüşmeler yeni bir uçağın üretilmesi yönündeydi. Yapılan çalışmalar, mühendis Arthur E. Raymond tarafından geliştirilen Douglas DC-3 uçağını doğurdu. Bu uçak teknik özellikleri ve kapasitesi bakımından, havayolu tarihinde önemli devrimler yarattı.

DC-3, yolcuların bagajları ile beraber yolculuk etmesine imkan tanıyordu. Bu American Airlines için neden önemli? Çünkü o döneme kadar American Airlines’ın kar etmek için yaptığı uçuşlar, kargo taşımacılığına dayanıyordu. DC-3 uçağı bunu değiştirerek, American Airlines’a büyük bir havayolları firması olmasının kapılarını araladı.

1940’lı yıllara geldiğinde, 2. Dünya Savaşı doğal olarak American Airlines’ın faaliyetlerini kısıtladı ve elde ettiği geliri düşürdü. Buna rağmen 1945 yılında, American Export Airlines satın alındı ve adı ‘’American Overseas Airlines’’ olarak değiştirildi. Bu satın almayla beraber, American Airlines transatlantik uçuş pazarına girmiş oldu.

1950’li yıllarda ise American Airlines gözünü Amerika kıtası içinde yapılabilecek hızlı uçuşlara çevirmişti. Örneğin, New York ile Los Angeles arasındaki uçuş süresinin 8 saatin altına indirilmesi gerekiyordu. Bu nedenle Douglas DC-7 tercih edildi.

Aynı dönemde American Airlines, Stewarddess College’ı açtı. Bu, Dünya’daki ilk pilot eğitim tesisiydi.

İlerleyen yıllarda Boeing uçaklarının kullanılması, Karayip-Amerika uçuşlarının başlaması derken American Airlines yükselmeye devam etti. Ta ki 11 Eylül Saldırılarında kaçırılan 2 uçağın American Airlines’a ait olmasına kadar. Şirket bu olaydan sonra 2005 yılına kadar ciddi para ve itibar kaybı yaşadı. Daha sonra tekrar toparlanma dönemine girdi.

2013 yılında Dünya’nın en büyük havacılık filosunun kurulması amacıyla American Airlines ve US Airways’in birleşebileceği söylendi. Çeşitli görüşmelerin sonunda bu iki havayolu birleşti. American Airlines kurumsal tasarımını tamamen değiştirerek, günümüzdeki haline getirdi. Sonuç olarak hala Dünya’nın en büyük havayolu şirketlerinden biri olarak hizmet veriyor.

Kaynak için tıklayınız