İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı Koordinatörü ve Halkla İlişkiler Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapan Öğretim Üyesi Dr. Vehbi Görgülü, ‘KURUMSAL LİDERLİK ve RİSK YÖNETİMİ’ adlı kitabını yayımladı. Uzun yıllardır iletişim çalışmaları ile akademik hayata büyük katkılar sağlayan Görgülü’nün bu kitabı, iletişim yönetimini anlama konusunda yol gösterici bir özellik taşıyor.

Liderlik vasfının doğuştan gelen bir özelliğimizden ziyade eğitim ve tecrübe ile kazanılan bir değer olduğunu vurgulayan Görgülü, bu kitabında lider iletişiminin kritik rolünü kurumsal iletişim ve risk yönetimi açısından değerlendiriyor. 

Kitabında Facebook, Toyota ve BP gibi şirketlerin risk yönetimindeki verimlilik konularında geçmiş deneyimlerini incelerken güncel ve etkili liderlik modellerini de tartışıyor. 

Görgülü, Kurumsal Liderlik ve Risk Yönetimi için ‘’Günümüz liderlerinin ve lider konumuna gelmeyi hedefleyen genç profesyonellerin ve öğrencilerin yararlanabileceği güncel ve kapsamlı bir kaynak’’ olduğunu belirtiyor. 

Uzman perspektifi ile bize ışık tutan Görgülü; bu kitabı nasıl yazdığını, kendi hikayesini ve daha birçok önemli konudaki düşüncelerini bizimle paylaşıyor.

Bu kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz ve en büyük amacınız neydi? 

Son birkaç yıldır sürdürdüğüm araştırmalarımın yanı sıra kurumsal liderlik üzerine bolca okuma ve sektör profesyonelleriyle görüş alışverişinde bulunma fırsatım oldu. Aklımda kurumsal liderlik üzerine pek çok fikir pekişmişti, bunu yine üzerine çalışmaktan ve düşünmekten büyük keyif aldığım risk yönetimi temasıyla bir arada ele almak ve daha spesifik bir konuya yoğunlaşmak istedim. En büyük hedefim tabii ki okuyuculara bu konuda özenle hazırlanmış ve anlaşılabilir akademik bir kaynak sunmaktı. 

Kitabınızla kimlere ulaşmayı hedefliyorsunuz? 

Kitabı yazarken genç profesyoneller ve öğrenciler kadar, bu alana ilgi duyan fakat fazla bilgi sahibi olmayan kişileri de göz önünde bulundurdum. Kitap yalnızca kurumsal iletişimcileri hedeflemiyor, genç bir inşaat mühendisi de bu kitabı eline aldığında kendi profesyonel yaşamının liderlik ve risk yönetimi temaları çerçevesindeki yansımalarını görecektir.

Yazarlık sizin için ne ifade ediyor? 

Yazmak benim için dünyanın en keyifli işlerinden biri. Profesyonel çalışma hayatıma bir yayınevinde başladım; Ankara’da yaşayan Türkiye siyasetine damga vurmuş ünlü bir politikacının kızının biyografisini kendisiyle yaptığımız görüşmeler ışığında hazırlıyorduk. Bu süreçte Milliyet Gazetesi, Bir+Bir, Reset! ve XOXO gibi mecralarda da köşe yazılarım çıkıyordu. Yanı sıra freelance çevirmenlik yapıyordum. 

Yazmak kesinlikle kolay bir süreç değil; tek başınasınız ve bir roman da kaleme alsanız, akademik bir çalışma da hazırlıyor olsanız bundan gerçekten keyif alıyor ve kendinizi motive edebiliyor olmanız lazım. Herkesin profesyonel motivasyonlarını hayal gücüyle birleştirerek belli bir kola aktarabileceğini düşünüyorum. Bu işinizle bağlantılı olabilir, olmayabilir de. Sanırım benim için yazmak, böyle bir fonksiyona sahip. Aynı zamanda çalışma hayatımın da önemli bir parçası.   

İletişime yönelmenizdeki hikayenizi dinleyebilir miyiz? Neden bu alanda uzmanlaşmak istediniz?

Ben aslında lisans eğitimimi ODTÜ ve State University of New York işbirliği ile sürdürülen Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler programında tamamladım. Başarılı bir öğrenciydim ve alanıma büyük ilgi duyuyordum. Fakat iletişim her zaman benim için birkaç adım öndeydi. Dolayısıyla öğrenciyken İstanbul’da TRT ve New York’ta Virgin Media Group gibi medya kuruluşlarında deneyim kazanma fırsatım oldu. İlgi duyduğunuz bir alan varsa, bence illa ki siz o alana yöneliyorsunuz. Hayat sizi çekmiyor, siz yöneliyorsunuz. Planladığınız gibi gidebilir, gitmeyebilir de. Yine de su akıp yolunu buluyor. Ben buna inanıyorum.

Kitabı yazarken kimlerin desteğini aldınız?

Kimsenin kitabı yazdığımdan haberi yoktu açıkçası! Ama hayatımdaki insanların varlığı, bu konuda görüş alışverişinde bulunduğum akademisyen ve sektörden arkadaşlarım farkında olmadan en büyük destek oldular diyebilirim.

Liderlik kavramı sizce geçmişten günümüze nasıl bir değişim yaşadı? 

Liderlik çalışmalarına baktığımızda 100 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu görüyoruz. İlk olarak kendine yönetim çalışmaları dahilinde yer ediniyor, sonraki yıllarda kurumsal iletişimin önemli bir parçası haline geliyor. Kitapta belirttiğim üzere, yıllar içerisinde geliştirilen hizmetli ve transaksiyonel liderlik gibi pek çok liderlik modeli mevcut. 

Ben bir modelin ortaya atılmasıyla bir öncekinin güncelliğini yitirdiğini düşünmüyorum. Örneğin otoriter liderlik modeli, uzun yıllar önce ortaya atılmış olmasına rağmen, günümüzde Martha Stewart örneğine baktığımızda, onun bu modele ne kadar yakın olduğunu görebiliyoruz. Dolayısıyla tarihsel süreçte karşımıza çıkan liderlik modellerinin günümüzdeki örneklerine çeşitli kurumlarda rastlamak her zaman mümkün.

Bir de şunu belirtmek gerekiyor; her yönetici bir lider olmak zorunda değil. Fakat liderliğin gerek kişinin çalıştığı kuruma gerekse de kişiye kattığı çok güçlü artılar var. Örneğin, kitapta değindiğim isimlerden biri eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson. Kitaba son noktayı koymaya hazırlandığım bir dönemde Birleşik Krallık Başbakanı seçildi. Johnson, geleneksel bir yönetici olmadığını Belediye Başkanı olarak sürdürdüğü çalışmalarıyla belli eden bir isim, beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz. Dolayısıyla seçim sonucu şaşırtıcı değil. 

İletişim profesyonelleri için eğitim ve iş hayatı süreçlerinde vereceğiniz tavsiyeler neler olurdu? 

İletişim deyince gerek akademisyenler gerek sektör profesyonelleri olarak gelişmeleri durmaksızın takip etmemiz, kendimizi güncel tutmamız gerekiyor. Oldukça interdisipliner bir alanda çalışıyoruz, dolayısıyla iletişim dünyasında neler olup bittiğine hâkim olmalıyız. Bu hakimiyet yalnızca iletişim alanıyla sınırlı olmamalı. İletişim; sosyal, kültürel ve tarihi birçok süreçten besleniyor. Entelektüel birikim yaratıcılığı beslediği kadar, karar alma ve problem çözüm süreçlerinde de başarıyı ve verimliliği getiriyor. Gerek bireysel gerek profesyonel katkıları nedeniyle aslında bir kazan-kazan durumu söz konusu (Bu arada hepimizin fikir alışverişine ihtiyacı var, ben de okurların tavsiyelerine açığım ☺).

Şu an dijital bir dünyanın içinde yaşıyoruz. Dijitalde liderlik kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Dijital teknolojilerin hayatımıza daha çok girmesiyle birlikte bu durumdan liderlik de kaçınılmaz olarak etkilendi. Liderlerin artık daha şeffaf, daha görünür olmaları gerekiyor. Dünyadan örneklerine baktığımızda Satya Nadella (Microsoft CEO’su) ve Sheryl Sandberg (Facebook COO’su) gibi isimler dijitalde aktif olarak yalnızca kendi markalarına yatırım yapmıyor, aynı zamanda doğru ve etkileşime açık bir iletişim stratejisi izleyerek takipçilerine bir vizyon sunuyorlar. 

15 yıldır akademik hayatın içindesiniz. Bu sürecin liderlik yetkinliklerinize nasıl bir katkıda bulunduğunu düşünüyorsunuz? 

Akademik hayat ve sektör çok farklı. Benim kitapta yoğunlaştığım örnekler daha çok sektöre yoğunlaşıyor diyebilirim. Ben freelance araştırmacılıktan, araştırma görevliliğine akademinin birçok aşamasında görev alma şansı buldum, çok değerli hocalarla çalışmalar yaptık. Bu deneyimler, bana üniversitenin kendi has kurumsal yapısını kavramamı ve bu yönde kendimi geliştirme olanağı sundu, halen de sunuyor diyebilirim. 

Şu anda risk yönetimi açısından global markaları nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte risk yönetimi çok daha dinamik bir hal aldı. Dolayısıyla beklenmedik olayların önüne geçebilmek, ya da öncesinde önlemler alabilmek için dinamik bir risk yönetim stratejisi geliştirmek gerekiyor. Global bir markaysanız, global kamuoyunun da gözü önünde olan, beklenmedik olaylara, tepkilere her an açık bir markasınız demektir. Bu yönetmesi hiç de kolay bir süreç değil. Kitabın bir bölümünde yoğunlaştığım üzere, yapay zekâ teknolojilerinin hayatımıza daha çok girmeye başlamasıyla birlikte bu süreç daha da karmaşık bir hal alacak. Küçük bir örnek olarak, işe alım süreçlerine entegre ettiği yapay zekâ teknolojisinin kadınlara karşı ayrımcılık yaptığı ortaya çıkan Amazon’u düşünebiliriz. Her yeni teknolojinin adaptasyonu, finansal ve sosyal anlamda riskleri de beraberinde getiriyor. 

Kurumsal Liderlik ve Risk Yönetimi’ne aşağıda yer alan linkten ulaşabilirsiniz: 

https://www.pandora.com.tr/kitap/kurumsal-liderlik-ve-risk-yonetimi/712495

Dr. Vehbi Görgülü hakkında

Adana’da doğdu. Lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Binghamton Üniversitesi (State University of New York) tarafından yürütülen Küresel ve Uluslararası İlişkiler Çift Diploma Programı kapsamında her iki üniversitede de birincilikle tamamladı. University of Westminster’da başladığı iletişim eğitimine İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Yüksek Lisans Programı’nda devam etti; doktor unvanını Medya ve İletişim Çalışmaları alanında Galatasaray Üniversitesi’nden aldı. 

2011 yılından bu yana çalıştığı İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Tasarımı ve Yönetimi Bölümü’nde doktor öğretim üyesi olarak görev yapmakta olup, aynı zamanda Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim Yüksek Lisans Programı’nın direktörüdür. 

Doç. Dr. Erkan Saka ve Anıl Sayan ile birlikte Yeni Medya Çalışmaları serisinin ilk dördünde editör olarak görev almıştır. Makaleleri, Third Text, Journal of Consumer Behavior, Information, Communication & Society gibi uluslararası endeksli dergilerde yer alır. 

Kültür-sanat alanındaki yazıları Art Unlimited, Roll, Bir+Bir, XOXO The Mag ve Milliyet Sanat dergilerinde yayımlanmıştır. Damiani ve New York Paul Kasmin Gallery tarafından yayımlanan Taner Ceylan: The Lost Paintings kitabının çevirmenlerindendir.