Mcdonald’s bir fast food markası olduğu için insanlar bu konuda birkaç ayrı gruba dağılıyor. Fast food sektöründen nefret edenler, Mcdonald’s fanı olanlar ve olsa da olur olmasa da olur diyenler olarak insanları ayırabiliriz. Fakat Mcdonald’s bir fast food markası olmak dışında kendine tamamen farklı bir halkla ilişkiler stratejisi belirleyerek insanlar üzerinde güven inşa ediyor.
Günümüzde bir markanın yalnızca iyi, kullanışlı veya isteklerimize cevap veren ürünler üretmesi onu tercih etmemiz için yeterli olmuyor. Eğer bir markanın sadık müşteri kategorisinde yer almıyorsanız bu diğer markaların benzer ürünlerini tercih etme potansiyelinizin yüksek olduğunu gösterir. Bu noktada da markanın çevresine karşı sergilediği tutum ve davranışların önemi marka tercihinde büyük bir rol oynuyor.
Mcdonald’s da pazarlama stratejisi olarak tüketici güveni oluşturarak liderliğini güçlendirmeyi hedeflerken halkla ilişkiler stratejisi olarak da yakın çevre ilişkileri programını gerçekleştirerek iki stratejisini birbirine bağlayarak başarı elde etmiş oluyor. Aslında bakıldığı zaman yakın çevre ilişkileri hem bir fırsat hem de bir zorunluluktur. Fırsat firmanın ürün ve hizmetlerini kullanan taraflarla ortaklık oluşturmak ve güven inşası sağlamak, zorunluluk ise sorumluluk sahibi bir kurumsal vatandaş olmak, kazanç sağladığı topluma bir şeyler vermesi, onun ahlaki zorunluluğudur.
Firma yıllık olarak yakın çevre, çevre konusu, kişiler ve ekonomik etki olmak üzere dört alanda performans gösteren sosyal sorumluluk raporu hazırlamaktadır. Ronald Mcdonald House Charities dünyanın önde gelen hayır kurumlarından biri haline gelmiştir. Misyonu çocukların sağlığını ve refahını doğrudan artıran programlar oluşturmak, bulmak ve desteklemek olan Amerikan bağımsız bir sivil toplum kuruluşudur. 50 ülkede 180’den fazla Ronald Mcdonald evi bulunuyor.
Bu evlerde ciddi hastalıklarla baş eden çocuklar hastanede tedavi görürken bu evlerde aileleri kalabiliyor. Bununla birlikte tıbbi ve ağız bakımının yetersiz kaldığı bölgelerdeki çocukların hizmet görmesini sağlamak, olimpik gençlik kampı 200 ülkede 400 genç kadın ve erkeği sanat, kültürel aktiviteler bağlamında 2.000 Avustralya Olimpiyatları’nda bir araya getirmek, Chicago’daki Fields Museum ile işbirliği yaparak dünyanın en büyük fosili ‘’Sue’’yu fosil hazırlama laboratuarlarında gözler önüne serme, Walt Disney ile birlikte 2000 özel gencin yaşadıkları topluma verdiği desteği onurlandırmak gibi birçok projede yer alan Mcdonald’s yapmış olduğu bu halkla ilişkiler programlarıyla stratejisini desteklemiş oluyor.
Mcdonald’s bir bir fast food markası olarak tercih etmiyor olabilirsiniz fakat ürünlerinden tamamen bağımsız şekilde başarısını bulunduğu bölgeye ve orada yaşayan insanlara bağlı olduğunu dile getiren Mcdonald’s bunun karşılığında onlara olan bağlılığını göstermek için yaşanan topluma elle tutulur bir yarar sağlaması gerektiğini vurguluyor. Bu da Mcdonald’s ürünlerini sevmeseniz bile ona karşı bir güven ve saygı duymanıza sebep oluyor. Bu sayede de Mcdonald’sın izlediği stratejide başarı elde etmiş olduğunu görüyoruz.
Kaynak: 21. Yüzyılda Pazarlama Profesyonelinin Halkla İlişkiler El Kitabı