Polonya kökenli oyun firması olan günümüzde popüler birçok oyunun üreticisi olan CD PROJEKT RED, başta Cyberpunk 2077 ve Witcher serisi gibi devasa oyunlara üretici olmasıyla dünya çapında tanınan bir isim olmayı başardı. Pazardaki diğer rakiplerine nazaran ürettiği oyunlara Türkçe dil desteği eklenmesiyle, biz Türk oyuncuların gönlünü kazandı.

Dönemin Polonya’sı ve CD PROJEKT RED’in Kuruluşu

Sovyetler Birliği ve NATO’nun soğuk savaş yaşadığı dönemlerde Polonya , Sovyetler Birliği için önemli bir konuma sahipti, bu konum sebebiyle Sosyalist Doğu Devletleri, Varşova Paktı adı altında Batı’daki NATO’ya karşı konum almışlardı. Batıdan gelen her türlü teknolojik aletler ülkede yasaktı veya yasadışı yollardan ülkeye konumlandırılabiliyordu. Özellikle , Doğu bloğunda yaşayan insanların bilgisayara erişimi çok düşüktü, erişimi olanlar ise oyun, müzik gibi araçlara ulaşımı imkansızdı. İnsanlar halk pazarlarında korsan oyunları parayla satın alarak ya da birbiriyle takas yaparak bir ekosistem kurdu. CD PROJEKT RED’in Kurucusu Marcin IWINSKI böyle bir hayat tarzında dünyaya geldi. 

Marcin, arkadaşlarına nazaran daha şanslı bir çocuktu, çünkü babası belgesel çekimi yaptığı için sürekli batıya gidip geliyordu. Eve döndüğünde sürekli yeni bir teknolojik aleti oğluna hediye getiriyordu bunlardan en önemlisi ZX Spectrum adlı bilgisayardı ve Marcin’in bilgisayarla tanışması ilk böyle oldu. Zamanla insanların bilgisayara erişimi arttı ancak bu durum genç neslin oyuna ve müzik kasetlerine ulaşmasını zorlaştırdı. Polonya Devleti ve bazı yeraltı yayın kuruluşları bu sorunu önlemek için ortak karar alarak frekansla kopyalama işlemini devreye soktular. Sistemin çalışma stili çok basitti radyolardan duyurular yapılıyor, dinleyicilere belirli bir saat dilimi veriliyor, ardından insanların o vakit geldiğinde yapması gereken tek şey boş kaseti radyoya yerleştirip kayıt düğmesine basmalarıyla frekans süresi bittiğinde dinleyenlerin eline oyun veya müzik kaseti ücretsiz şekilde geçmiş oluyor. Ardından dinleyenler frekansları başkalarıyla takas yaparak yeni kasetler keşfediyorlardı.

Çocukluk döneminden itibaren başlayan bu oyun tutkusu, Marcin için üniversite hayatıyla devam etmekteydi. Bir gün bir oyun firmasına ait dergiyi okuyan Marcin, Yunanistan’dan bir oyuncunun takaslama sistemiyle oyun alışverişi için ilan vermiş olduğunu görüyor, bu oyuncuya mektup yoluyla ulaştıktan sonra 2 hafta sonra hiç beklemediği ve kendi ülkesine en az 2-3 yıl sonra gelecek oyunlara tek seferde ulaşıyor. Defalarca oynayıp bitirdikten sonra bu işi pazarlama mantığına döküp, halk pazarlarında Yunanlı dostundan getirdiği kasetleri satarak ilk oyundan para kazanma hayalini başlatmış oluyordu.

Zaman geçtikçe Marcin yüksek meblağlar kazandı, 1980 Polonya’sında sadece başbakan veya çok zengin kişilerde bulunan modemi kendi evine getirdi. İnternet erişimi sayesinde Yahoo gibi ağlardan korsan oyunlar indirip kasete yazdırarak aslında seyyar korsan oyun işine kendini verdi. Bu olay teknik olarak günümüzde yasadışı gözükse de o dönemdeki Polonya’da yasadışı değildi. Ülke sosyalist olduğu için telif hakkı gibi kavramlar anayasa da yok, bu yüzden Marcin’in yaptığı bu iş illegal sayılmıyordu.

1990’lı yıllara geldiğimizde kaset ve disk devri kapanıp, CD devri başlıyor. CD, kaset ve diske nazaran 400 kat fazla data depolayabildiği için teknolojiyle bağlara sahip firmalarda CD’ye hücum başlıyor. 1991 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği resmi olarak dağılarak eski Doğu Bloku devletleri bağımsızlığını kazandı. Polonya coğrafi olarak Avrupa’da var olması sebebiyle batıya yakınlaşmaya başlayarak ekonomik, hukuki , bireysel hakları Avrupa’dan ithal etmeye başladı. Böylece telif hakkı resmen anayasaya girdi ancak, Hükûmetin bir numaralı önceliği olmadığı için halkın korsan satışlarına müdahale edilmiyor, bunu fırsat bilen Marcin ve arkadaşı Michal, cd pazarına giriyor ve resmi olarak CD PROJEKT kuruluyor. Şirket kuruluyor ancak bu iki ortağında çok fazla maddi imkanları yok. 1 adet bilgisayar ve 2000 dolar ile pazarlama dünyasına adım atıyorlar. ABD’nin küçük eyaletlerinde CD satan bir toptancının elinde kalan tüm oyunları ülkelerine ihraç ederek Lehçe oyun kapağı ve oyun için rehber hazırlıyorlar. Ülkedeki oyuncuların dikkatini çeken bu iki ortak yerelleşmeye de ufakta olsa katkı sağlıyor. Başarıları süratle devam eden CD PROJEKT daha önce ülkede eşi benzeri bulunmayan oyunlara dublaj desteği için çalışmaya başlayarak piyasada varlığını üst konuma getiriyor. Batıda bulunan dev oyun firmalarına dağıtım için başvurmaya çalışan iki ortak ilk duraklarını İnterplay adlı oyun şirketinde alıyor. Dungeon Hunter 2 adlı oyunun yerelleştirilme işleminden sonra satışlar beklenmedik seviyede düşük kalıyor ve CD PROJEKT büyük bir zarara giriyor. Bunun sebebi ülkede korsan kültürünün bitmemesi ve orijinal oyunların pahalı olmasıydı. Pes etmeyen CD PROJEKT bu sefer yine İnterplay’in kapısını çalıp Baldours Gate adlı devasa oyunun yerelleşmesi için başvuru yapıyor. İnterplay başvuruyu ilk etapta reddetse de CD PROJEKT’in 3000 adet satılma garantisi vermesiyle taraflar anlaşıyor. CD PROJEKT’in kuruluşundan itibaren en fazla sattığı oyun adet sayısı 2000’i geçmemesine rağmen büyük bir riske girerek bu oyunun kapağına, tasarımına, kutusuna yatırımlar yaparak beklenen satış hedefini aşarak ilk etapta 3500 daha sonradan toplamda 50.000 adet satış yaparak Polonya da oyun devi haline gelmeyi başardılar. Seneler sonrası İnterplay yeni oyunlarını CD PROJEKT’e tanıttı ve bu oyunun adı Dark Alliance’dı. Rol yapma oyun türünün başlangıcı olan Baldours Gate gibi önceki oyunlar Dark Alliance çıkana kadar hep bilgisayara satılmıştı ancak İnterplay bu oyunu konsol pazarında çok daha fazla para olması sebebiyle Playstation 2 konsoluna çıkartmak istiyordu. CD PROJEKT ise bilgisayar hariç farklı bir araçta çalışmadıkları için bu oyunu konsola yerelleştirmek yerine bilgisayara yeni bir oyun olarak hazırlamaya başladılar. 4 yıllık çalışmadan sonra bugün üzerine filmler çekilen, kitapları yapılan, Dünya devi The Witcher markasının ilk oyunu çıktı. Oyun, 2012 yılına kadar dünya çapında En İyi RPG(Rol yapma) oyunu olarak ve neredeyse 100’den fazla ödül kazandı. Kısa bir süre sonra, bir sonraki devam oyunu çıktı. The Witcher 2 ve 3, sırasıyla bu oyunlar da çok popülerdi. Son oyun olan, The Witcher 3 liderliği götürdü çünkü oyun atmosfer, hikâye ve teknikleriyle oyuncular için 5 yıl sonra 2020’de bile en beğenilen RPG oyunlarından biri olmayı başardı. Toplam The Witcher serisinin satışları şaşırtıcı bir şekilde 50 milyon kopya seviyesini aştı. Oyunlara verilen kalite ve tutku, ayrıca diğer oyun firmalarının yapmadığı altyazı dil desteği, Dünyanın her yerindeki oyuncuların saygısını kazandı. Firmanın başarısı, adil ülke fiyatlandırmaları ve oyunun hatasız çıkmalarından kaynaklandı.

Şu anda CD Projekt Red, tüm dünyada en beğenilen ve sevilen oyun geliştiricilerinden biridir. Bugün şirketin değeri 8 milyar dolardır.

CD Projekt Red tarafından piyasaya sürülen en son oyun Cyberpunk 2077’ di. Aynı zamanda on yılın en çok beklenen oyunlarından biriydi, çıkışından sonra çokça eleştiri ve olumlu yanıt aldı ve bu oyun ilk çıktığında 13,7 milyon sattı.

Korsan oyun satıcılığından bir oyun dünyası devine dönüşen CD PROJEKT RED’in hikayesi böyleydi.

Barış Ermek

Kaynakça:

https://www.eurogamer.net/articles/2013-11-06-seeing-red-the-story-of-cd-projekt