ÖZET

Banliyödeki zengin ve özel sitelerde yeni birilerinin mahalleye taşınması her zaman ilgi çeker. Özellikle de taşınanlar Jones ailesi gibi bir aileyse!  Steve ve Kate Jones mükemmel bir çifttir, çocukları Mick ve Jenn ise terbiyeli, yetenekli kısacası görünüşte ideal çocuklardır. Üstelik evlerini dolduran son moda eşyaları ve mükemmel dış görünümleriyle Jones ailesi adeta reklamlardan fırlamış gibidir? Ki aslında bunun şaşırtıcı bir yanı yoktur zira Jones ailesi gerçek bir aile değil Life Image isimli bir pazarlama şirketin çalışanlarıdır. Görevleri ise aile kılığında zengin mahallelere taşınarak müşterilerin ürünlerine canlı reklam yapmaktır. Böylece Jones’ların yeni reklam kampanyası başlar.  Başta yan komşuları Larry ve Summer olmak üzere tüm mahalle Jones’larla lüks yarışı? na girmekte gecikmez. Şirket de onlardan memnundur; eğer grubun en yeni üyesi Steve de satış rakamlarını yükseltebilirse şirketin en çok kâr getiren ailelerinden biri olacaklardır. Steve hem diğer ?ekip arkadaşları? ile başa çıkmak hem de aslında patronu olan Kate’in de gözüne girebilmek için Larry ile ilgilenmeye başlar. Steve’i adeta takıntı haline getiren Larry sayesinde satış rakamları yükselir. Jones’ların büyük bir terfi alması işten bile görünmemektedir. Ancak gerçek hayat hiçbir zaman senaryodakine uygun gitmez. Ve Kate’in tüm çabalarına rağmen gerçek hayat Jones’ların mükemmel dünyasına da yavaş yavaş girmeye başlar. Oyuncuların gerçek kişilikleri ile Jones’ların kişilikleri arasında önüne geçilemez çelişkiler baş göstermiştir ve bu çelişkilerin gerçekten de beklenmedik sonuçları olacaktır.

BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ 

Hollywood’dan hiciv filmleri izlemek keyifli ve şaşırtıcı oluyor. Truman Show ve Aklı Havada(Up in the Air) gibi tüketim toplumunu, kapitalizmi ve içi boşalan bazı değerleri eleştiren, bir yandan da gülümseten filmlere bir yenisi daha eklendi: The Joneses/Örnek Aile.Ne örnek ama… Taşındıkları sitede herkesin gözünü kamaştıracak kadar mükemmel bir aile tablosu çizen Jones’lar, o mükemmel görüntünün altında koca bir sır saklarlar. (Bu arada bu filmle ilgili eleştiri yazarken filmin ipuçlarını vermemek mümkün değil ama elimden geleni yapacağım) Tüm komşuların özendiği, onlar gibi olmak istediği, bunun için de, ne kullanıyorlarsa edinmek için adeta savaşa girilen Jones’ların aslında amaçları tam da budur: satış! Aslında gerçek bir aile olmayan bu dörtlü, tükettikleri ürünleri etraflarına pazarlamak için bir şirket tarafından biraraya getirilmiş, “gerçek hayatta” birbirleriyle alakaları olmayan kişilerdir. Dışarıya rol yaparken birbirlerine delicesine aşık rolünü hakkını vererek başaran ikili, evde ayrı yataklarda yatmakta, iş dışında sohbet etmemekte, birlikte yemek bile yememektedirler. O koskoca, mükemmel döşenmiş evin, kimse yokkenki yalnızlığı, boşluğu ve soğukluğu, satış için biraraya gelmiş sözde aile fertlerinin plastik mükemmelliği çok güzel verilmiş. Bu mükemmel çiftin mükemmel çocukları rolündeki iki genç te aynı şekilde dış dünyada herkesin imrendiği ama iç dünyalarında sorunları olan kişilerdir. Uzun süre bu bir romantik komedi mi, aslında gayet ciddi bir konu, gene de hafif ilerliyor diye karışık düşünceler içinde izlerken, ciddi ve acı bir neticeye bağlanır filmde konu, sonlara doğru. Tam da yaşadığımız çağın sorunu olan tüketim çılgınlığının aileleri ne kadar kötü durumlara getirebileceğini gösteren ağır bir hicivle karşı karşıya kaldığımızı farkederiz, kendi hayatlarımıza bakarız, satın almak zorunda olmadığımız ne çok şeyi bu tüketim çılgınlığına inanıp da aldığımızı, mutlulukların yerini maddelerin aldığını, basit bir ürünün iyi, kaliteli, özenilesi bir hayat yaratacağına inandığımızı farkederiz. Başkaları için yaşayan, “eksik kalmamak” için borç harç içinde kalan ve hayatları mahfolan insanların gerçek hikayelerini hatırlarız. Konu ciddidir, eleştiri yerinde ve zamanındadır. İtiraflar sarsıcıdır. Üzücü olan şu ki, yüzyılımızın derdi olan bu konunun eleştirisi, hem de bu şekilde, oyunlu bir fikirle eleştirisi, gerçekten çok güzel bir buluş olmakla birlikte, Hollywood filmi olmasından mıdır nedir, film biterken bir anda yumuşak bir dönüş yapıyor. Saçma ve alelacele bir bitirişle karşı karşıya kalıyoruz, ama neden böyle oldu, hani şöyle olmuştu derken, mutlu sona bağlama çabasını farkedip derin bir iç geçiriyoruz, bu güzel taşlama, yerini, “aman film işte” denecek bir romantik komedi tadına bırakıyor. Güzel film, evde de olsa izlenir deyip geçiyoruz.

FİLMİN DETAYLARI VE FRAGMANI İÇİN LİNKE TIKLAYABİLİRSİNİZ. 

ŞİMAL DOĞAN