açık hava, gök, kişi, takım içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

2016 Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık Seçimleri yaklaştıkça Hillary Clinton ve Donald Trump’ın etnisite ve ekonomi üzerine söylemlerini güçlendirdiklerini görmek mümkün. Özellikle Trump’ın orta sınıfa ve Afro-Amerikan bireylere yönelik tüm olumsuz uygulamaları anında oy potansiyeline dönüştürme çabası insanın ağzını açık bırakacak cinsten. Ayrımcılığa karşı bir arada olmanın ve “Amerika’yı yeniden büyük yapmanın” öneminin vurgulandığı bu dönemde sinemalara giren Sully, bir Amerikan kahramanının öyküsü üzerinden insanlar arası uzlaşmanın önemini anlatan bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Yönetmenlik koltuğunda oturan Clint Eastwood, Gran Torino’da gördüğümüz yenilikçi yaklaşımından güç alarak sağcı refleksini -bir nebze olsun- törpülemişe benziyor.

15 Ocak 2009 günü US Airways’in New York-Charlotte uçuşunda meydana gelen arıza sonucu Kaptan Chesley “Sully” Sullenberger’ın (Tom Hanks) uçağı Hudson Nehri’ne indirmesi ve tüm yolcu ve mürettebatın kurtulması olayına dayanan film, 208 saniyelik bu mucize üzerinden Sully karakterinin yaşadığı travmayı ve bir ülkenin hangi şartlarda bu mucizeyi kucakladığını ortaya koymaya çalışıyor. Açılış sahnesinden itibaren yaşanan travma ve Sully’nin rüya sekanslarının yanı sıra karakterin uçma ile ilgili deneyimine de tanıklık ediyoruz. Böylece ele alınan portrenin daha zenginleştiğini söyleyebiliriz. Karakterin “kahraman” ve “fail” yaftaları arasında gidip gelmesi, bir açıdan Amerikan vatandaşı ile bürokrasi –yani devlet- arasındaki mücadeleyi de ortaya koyuyor. Halkın yoğun desteğine ve yolcuların dualarına karşı Sully’nin içgüdüleriyle hareket etmesi, gün geçtikçe omurgasından insan faktörünü çıkaran “devlet” tarafından eleştiriliyor. Bu noktada Eastwood’un hümanist yaklaşımı, filmin bir kısmını da etkiliyor; Sully’nin yanı sıra olay olduğunda harekete geçen tüm ekipler ile havaalanı çalışanlarının farklı etnik kimlikleri vurgulanıyor. Tabii bu vurgulama, klasik Amerikan değerlerinin dışına taşmıyor; bir ön kabulle sunuluyor. Tiplemeler diyebileceğimiz bu kişiler her ne kadar çok yoğun işlenmese de konu Eastwood olduğunda farklı bir yaklaşım sunuyor.

Kaynakça: https://filmloverss.com/sully/