Ülkemizde iletişimin profesyonel anlamda temsil edilmesine ve sistemleşmesine öncülük eden, okulumuzda çok sayıda öğrenci yetiştirmiş ve ses getiren seminerler düzenlemiş olan sayın Betul Mardin’leyiz. Publica ve Pr Outlet Plus ekipleri olarak bize bu samimi ve keyifli sohbet imkanını verdiği için kendisine çok teşekkür ediyoruz.

Gizem: Merhaba hocam. Öncelikle, bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için tekrar teşekkür ederiz.

Betûl Mardin: Ben teşekkür ederim.

Gizem: İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin İletişim markaları, Publika ve PR Outle+ olarak (halkla ilişkiler mesleğinin duayeni olduğunuz için) sizinle röportaj yapmak istedik ve bu güzel sohbet için çok heyecanlıyız.

Betûl Mardin: Canım benim, hoş geldiniz.

Pırıl: Size ilk sormak istediğimiz soru mesleğinizdeki dönüm noktaları. Bize bunlardan bahsedebilir misiniz?

Betûl Mardin: Meslekten önce değineceğim konu, Türkiye’de bir kadının çalışması. İlginç oluyor. Babamın yaptığı bir hata üzerine ben bunları yapabildim. “Yok, hayır” dedi. “Gidemezsin üniversiteye” dedi. “Aa, öyle mi?” dedim. Üniversiteye gidemeyen bir çocuğun bir şey yapması gerekiyordu. Bakındım, bakındım, ben bir meslek edinmeliydim. O meslekle yürümeliydim. O zaman üniversitede meslekle olacak dedim, başka çare yoktu çünkü. Gazeteci oldum. Gazetecilikte, sonra bana birisi, biz televizyona başlayacağız, sen çalışır mısın dedi. TRT’nin kuruluşunda başladım çalışmaya. Radyoculuk, radyoculuktan sonra da televizyon. Beni Londra’ya gönderdiler. Televizyonu öğrendim orada. Hocalarla geri geldim. Babamın ağzı açık kaldı sonra. Üniversite demişti ya. Hay Allah, tüh! İnsan, bir şeyi kafasına koyduğu zaman, yapabiliyorsa, o bütün üniversiteleri de geçiyor. İnat yaptım ben kendimde bunu. Ankara’da yaşadım. Orada ders verdim. Çok iyi öğrencilerim vardı. Beraber televizyona başladık. Geri geldim İstanbul’a. Burada, televizyona devam ettim. Sonrasında, Türkiye’de yeni bir meslek, halkla ilişkilere başladık.

Pırıl: Peki bu meslekte ‘iyi ki’leriniz veya ‘keşke’leriniz var mı? Bizimle bunları paylaşabilir misiniz?

Betûl Mardin: Benim ilkem biliyorsunuz, bazı şeyleri hiç yapmamak. Sigara içmem. Siyaset yapmam. Duygusal ilişkileri fazla önemsemem. İş hayatı benim için ön plandadır. Hep çalışırım. İkinci büyük amacım, gençleri yetiştirmek. Bu mesleğin tadına varmalarını istiyorum. Çünkü bu, çok önemli bir meslek. Düşünün; hiçken sizi çok yapıyor. Eğer kafanız işliyorsa ve  hayatınıza namuslu devam ediyorsanız. Bu kadar heyecan verici bir diğer meslek, belki ancak mühendisliktir. Ama ben çok mutluyum ve çok saygılıyım mesleğime. Çok güzel bir duygu bu.

Gizem: Hocam, sizce halkla ilişkiler disiplinini en çok hangi sanat dalı besliyor?

Betûl Mardin: Resimden çok anlamanız lazım. Bir olayı canlandırırken, oraya doğru gidiyor insan, resim yapıyor. İnsanların duygularıyla hamurlaşıyorsunuz. “Yok, yok. Sen oraya git, orası çok güzel.” Bunu yapıyorsun. Bunları anlatmak için, güzel sanatlara tabii ki çok yatkın olmak lazım. Güzellik, benim mesleğimle çok alakalı. Saygınlık, çok önemli.

Pırıl: Mesleki anlamda okulda öğretilmeyen, keşke öğretilse dediğiniz herhangi bir şey var mı?

Betûl Mardin: Bence yeterince öğretiliyor. Ancak devam etmek lazım. Hiç durmadan. Ve tabii, birazda bireylerin kendilerini eğitmesi lazım.

Pırıl: Peki, bir PR uzmanının sahip olması gereken olmazsa olmaz üç karakter özelliği nedir sizce?

Betûl Mardin: Çalışkan olacak, kendinden emin olacak, hiçbir şekilde yolsuzluk yapmayacak. Dümdüz, sağlıklı ve saygılı. Çok mühim bir meslek. Yalnızca meslek değil iş. İnsanı veriyorsun insana. Çok önemli. İyi yapılırsa, çok başarılı oluyor.

Gizem: Hocam, bir halkla ilişkiler uzmanının sahip olması gereken temel alışkanlıklar var mı?

Betûl Mardin: Çok çalışkan olmalı, gerektiğinde susmayı bilmeli. Yaratıcı olmalı. İlham veren bir meslek çünkü. Bunu yapabiliyor olmalı. Namuslu olmalı. Araştırmacı olmalı. Gündemi takip etmeli.

Gizem: İdol gördüğünüz biri var mı?

Betûl Mardin: Atatürk. Benim için Atatürk’ten başka kimse yok.

Gizem: Düşünceleri ve uygulamalarıyla… Hocam mesela, biz son sınıf öğrencileriyiz. Gerçekten çok heyecanlıyız ancak bir yandan da çok fazla tecrübemiz yok. Bize ne önerirsiniz, mezun olduğumuzda ne yapmalıyız?

Betûl Mardin: Staj yapmalısınız. Çalışmalısınız. Hemen, derhal. Gazete okuyun. Her şeyden haberdar olmalısınız. Üstünüz başınız her zaman doğru düzgün olmalı. Saçlar her zaman bakımlı olacak. Yüzler her zaman bakımlı olacak. Her zaman temiz olacaksınız. İnsan ilişkilerinizde yumuşak ama her şeye rağmen hep dümdüz olacaksınız. Yalan söylemeyeceksiniz, uydurmayacaksınız. Kaçmayacaksınız. Söylediklerinizin arkasında durabilecek kadar cesur ve dürüst olacaksınız.

Pırıl: Hayattaki ‘motto’nuz nedir?

Betûl Mardin: Çalış, çalış, çalış!

Pırıl: Okuduğunuz kitap, izlediğiniz film veya diziler neler?

Betûl Mardin: Roman okuyorum. Yeni çıkan bir kitap falan varsa onları da okurum. Çok fazla dergi de okurum. Televizyonda seyrederim, televizyonda çalıştım çünkü. O artık benim oğlum gibi bir şey, ne olup bittiğine bakarım. İngilizce bir laf var, ‘I am aware’ yani farkındalığım var. Bir şeyin farklılığını görebilen bir insanım. Yani, sen gazete okursun bir de ben okurum. Bakarım, neler oluyor bitiyor.

Burcu Erduran: Haberin alt yazısını okuyabilmeleri ve bu yönlerini geliştirebilmeleri için gençlere tavsiyeniz ne olur? Doğru metne ulaşmak için ne yapmalılar?

Betûl Mardin: Öncelikle kendilerinden emin olmaları lazım. Bence en önemli şey o. ‘Ben bunu yapabilirim’. Bir eksiklikleri varsa, üstüne gitmek, bu eksiklik üzerine çalışmak kendini geliştirmek, gerekiyorsa bu şeyin eğitimini almak, iç seslerini dinlemeleri lazım. Her gün kendilerine bir on dakika ayırsınlar ki, iç seslerinin onlara ne söylediğini duyabilsinler. ‘Bugün onu yapmamalıydım, böyle yapmasam daha iyiydi’ gibi de olsa durmadan düşünürüm ben. Ben bugün ne yaptım? Gece yatarken kendine sormak lazım, okulda ne öğrendim, tekrar edip, kendi kendini keşfetmek önemli.

Burcu Erduran: Ben sayenizde bir gözlem yeteneği geliştirdim. Bu meslekte kadınlar ve erkeklerin biraz daha eşit duruma gelmeye başladığını görüyorum son zamanlarda. Kadınlar daha iyi ve daha iş takipleri yüksek, yeni nesil medyada ise erkekler daha ilgili. Siz yeni nesil medyadan çok hoşlanmıyorsunuz ama bu günümüze işlemiş bir mevzu. Bu konuda onlara öneriniz var mı? Mesleği çok iyi bilirlerse, sosyal medyayı da doğru anlayıp doğru işleyip doğru okuyabileceklerini söylersiniz. Sizin ekstra söylemek istediğiniz bir şey var mı? Çünkü çok çabuk tüketilen bir yer ve onlar da çok hızlı yaşamak zorundalar.

Betûl Mardin: Değişik olmaları lazım. Fark yaratmaları lazım. Küçük bir espri, yaratıcı bir tarafı olacak. İnsanları kendine çekmeyi başarmak lazım. O hep doğruyu yazıyor, o çok güzel toparlıyor, daha iyi anlıyorum, ben ona bakayım demeliler. Yani bir şey yapmanız, bir fark yaratmanız lazım.

Gizem: Bu farklılık sizce zaman içinde mi oturuyor yoksa şimdiden kendimizi eğitmemiz mümkün mü?

Betûl Mardin: Siz şimdiden kendinize bir bakın, o yolda yürüyün. Ben sizin yaşınızdayken anladım ne yapmam gerektiğini. Benim en büyük şansım çocukken dilsiz olmuş olmam. Çok şey öğretti bana. Sonra bir konuşmaya başladım, mahvoldum.

Burcu Erduran: Yeni neslin birçok konudan anlıyor olmaları gerekiyor. Yazı yazmakta bunlardan biri. Yeni dönemle alakalı soruyorum yine bunu. Blog diye bir sistem var, web siteleri, kendi şahsi hesapları var. Sizce kendilerine bir konu belirleyip mi yazmalılar? Çünkü yoğunlaştığınız konular olduğunu biliyorum. Nasıl isterlerse. 3S’im yoktur benim. Sigara, silah, siyaset. Onun dışında otelcilik, banka, finans önemli benim için. Herkes kendilerine yakın olan konular üzerine yoğunlaşıp karar vermeli. İstiyorlarsa bir konuda uzmanlaşabilirler.

Betûl hocamıza vakit ayırdığı ve hoş sohbeti için; Burcu hocamıza ise sohbeti güzelleştiren soruları ve katılımı için, Simla Koray‘a ise sohbetin aktarımı ve düzenlemesi için katkılarından dolayı teşekkürler.