Hayal dünyanızın kapılarını sonuna kadar aralayan ve 1 cm bile yerinizden oynamadan onlarca zaman ve mekanda seyahat etmenizi sağlayan kitaplar, günümüzün gelişmiş teknolojilerinin aksine zaman yolculuğunu yüzyıllar önce matbaanın keşfi ve yaygınlaşması ile icat etmişti. Haliyle bunun farkında olan araştırma sevdalısı kitap kurtlarına yolculuklarında eşlik etmek isteyenler için hazırlıklı olmak bir zorunluluğa dönüştü.
“Bir yazarın işine en az kendisi kadar inanmak, örneğin küçük bir sahil kasabası hikayesinin dünya dillerinde anlatılmasına öncülük etmek bir halkla ilişkiler ya da pazarlama yönelimli halkla ilişkiler uzmanı için anlamlı mıdır?” sorusuna yanıt bulmak istiyorsanız, kitap tanıtma ve pazarlamaya daha yakından bakmak sizin için iyi olabilir. Çünkü yazımızda kitap pazarlama ve tanıtmanın siz ve mesleğinize en önemli iki getirisinden bahsedeceğiz.
İş Stratejinizi Destekler/ Kozunuzu Güçlendirir
Yeni neslin kendine en çok güvenen nesil olduğunu biliyorsak, kendilerini ifade etme isteği ve düşüncelerinin başkaları tarafından merak edilip değer göreceğini göz önünde bulundurmaları oldukça mantıklı gelir. Z kuşağı olarak da bilinen genç nesil, bu özelliği nedeniyle kendine güveniyor ve yazmaya yöneliyor. Bunun yanında dizüstü (veya yeraltı) edebiyatı yükselişe geçiyor; eğer istemezlerse hakkında takma adları ve kurgu ya da gerçek mi tam anlamıyla bilemeyeceğimiz yaşam hikayeleri/ öykücükler dışında hiçbir bilgi sahibi olamayacağımız yazarlar ve bloggerlar türüyor. Teknoloji, hayallerdeki yerine hızla erişmek istercesine gelişip; kitapçılığın ve yazarlığın formatını değiştiriyor. E-book ve elektronik dosyalar ile okyanusötesindeki okurlar bir kulaç mesafesine çekiliyor. Tüm bunların farkındalığına sahip olmak ve yayıncılığın geniş ufkunu izlemek ise bir halkla ilişkiler uzmanının satış ve tanıtım dünyasındaki mevcut düzene ayak uydurup, oyunda mümkün olan en güçlü ele sahip olmasını mümkün kılıyor. Bir yabancı dil ve Microsoft Office programlarını iyi derecede bilmenin “yetersiz” olarak tanımlanması hiç uzak değil. Değişimlerin farkında ve parçası olmak, iletişimin yine ve yeniden yazılan kurallarını okumaktan keyif almakla mümkün.
Pek Çok Fırsatı Ayağınıza Getirir
Bir yazarın asıl endişesi günün sonunda kaç adet kitap sattığından çok, yarattığı eserin ne denli etki yarattığıdır. Bu etkinin geniş bir kitle tarafından hissedilmesi, iletişimcinin görev alanı dahilindedir. Teknolojik veya toplumsal değişimleri yönetmeniz mümkün değil. Mümkün olan, kalıplaşmış yöntemlerin yanında yeniliklerden beslenen akımları da takip etmek ve gelişimin dışında kalmayarak çok sayıda okura kitabı anlatıp, mesajını iletebilmek. En yeni ve tercih edilen pazarlama ve tanıtım yöntemlerini kavramak ve iletişim projesini üstlendiğiniz kitabın doğasına en uygun şekilde entegrasyonunun yapılmasını amaçlamak. Ancak bu sayede müşteriniz için açtığınız fırsat kapılarından birinden içeri girmenizi sağlayacak vizyonun getireceği network’ü ve mesleki içgörüyü oluşturabilirsiniz.