İster blucin ister kot pantolon diyin hepimizin gardırobunda bulunan olmazsa olmazımız kotların en popülerlerinden olan Levi’s markasının hikayesi aslında maden ocaklarında başlıyor.
1849 yılında California’da altın bulunduktan sonra işçisinden doktoruna, öğretmeninden avukatına, onbinlerce insan altın bulup zengin olma umuduyla batıya göç ediyor. Fakat bu göç, ihtiyaç mallarında kıtlığa neden olmuş, fiyatlar fırlamış. 24 yaşındaki Levi Strauss bu durumu fırsata çevirerek ticaret yapmaya karar verir. Levi ağabeyiyle birlikte işlettiği manifatura mağazasından aldığı malları batı kıyılarına ulaştırır. Rivayete göre Levi’nin getirdiği malzemelere inanılmaz bir talep olmuş ve Levi’nin elinde yalnızca çadır yapmak için kullanılabilecek branda bezi kalmış. Branda bezini gören madencilerden biri alaycı bir tavırla, çadır bezi yerine pantolon satmasının daha akıllıca olacağını söylemiş, bütün gün kazma küreğe pantolonlarının dayanmadığından yakınmış. Bunun üzerine Levi elindeki çadır bezini bir terziye götürüp bu kumaştan pantolon diktirir ve madenciye verir. Madenci bu pantolonu bir süre giydikten sonra Levi’ye pantolonun sağlamlığını övmek üzere geri döner. Böylece Levi’nin kendi adıyla anılacak pantolonlarının üretimi başlamıştır.
Levi, 1853 yılında Levi Strauss and Company adlı şirketini kurarak, zamanının tümünü bu işe ayırmaya başlar. Levi, altın aranması sırasında durmadan eğilip, diz çöküldüğünden, cepler maden parçaları ile doldurulduğundan pantolonun sağlamlığının ne kadar önemli olduğunu kavrar ve madenciler arasında lekeleri gizleme özelliğinden ötürü en popüler rengin lacivert olduğunu farkeder.
Bu süre içerisinde Levi pantolonlardaki cep sorununu odaklanır. Madenciler kullandıkları aletlerin cep dikişlerini kısa sürede söktüğünden şikayetçidirler. Levi, Jacob Davis’den yardım alır ve cep ağızlarına zımba koymayı akıl ederler. Zımbalar, dikiş sorununu kökünden halleder.
Levi Strauss and Company zamanla büyük bir şirket haline gelir ve sadece sattığı kotlarla değil çalışanlarına sağladığı iyi iş ortamı ve savunduğu sosyal haklarla da üne kavuşur.
Hem şık hem rahat ortamlarda giyebildiğimiz,bütün kombinlerimizle uyum sağlayan kotlarımız, madencilerin sağlam pantolon ihtiyacından doğsa bile kotlar gelmiş geçmiş modası hiç geçmeyen tek kıyafet demek hiç de yanlış olmaz.