Film, suçluların ve işleyecekleri olası suçların, 3 vizyoner tarafından henüz gerçekleşmeden tahmin edilebildiği bir evrenden söz ediyor. Film 2054 yılında geçmektedir. John Anderton (Tom Cruise) cinayet, hırsızlık gibi adli olayların önlenmesi için kurulmuş olan Precrime (Suç öncesi) ekibinin başındaki bir polistir.

Büyük Veri Analitiği ve ‘’Machine Learning’’ sayesinde, tahmin etmek konusunda inanç ve güvenin giderek güçlendiği bir dönemde yaşanıyor. ABD Başkanlık Seçimleri ve Dünya Kupası sonuçlarının yüksek isabetle tahmin edilebildiği görüldü. Hatta son dönemlerde yayılan algı yönetimine diyor ki, dünyanın en büyük futbol derbisi El Classico (Barcelona – Real Madrid) kimilerine göre bahis sitelerinin yönettiği ve maçın sonucunu tayin ettiği bir maç olarak oynanır. Perakende, finans, Telekom, tüketici interneti sektörlerinde davranış bazlı tüketim bu tahminlerin de lehimize sonuç verdiğine ikna olmuşuzdur. Bu yaklaşımın yakın gelecekte büyük toplumsal sorunların çözümü için kullanılmasını bekliyoruz.

Filmin en can alıcı noktası ise “teknoloji-bilim-sistem” üçlemesinin tam da kapitalist sistemin ihtiyaç duyduğu şekilde biçimlenmesidir. Diğer noktalarda yönetmen sistemi sorgular gibi gözükmesine rağmen bu konuda gayet nettir. Bilimi, teknolojinin bir uzantısı; teknolojiyi ise sistemin ileriye taşınması için kullanılan bir araç olarak idealize etmiş.

Film boyunca sıklıkla gördüğümüz ve pr ile ilişkili olduğuna inandığım taşınabilir, şeffaf ekranlar ve arayüzlerin gündelik hayatımızda her gün kullanmaya alıştığımız ekranlarla şaşırtıcı derecede benzerlik gösterdiğini de belirtmekte yarar var. Kim bilir belki isimleri filmde gösterilmese de Apple, Samsung ve diğer dev teknoloji markaları yavaş yavaş bu filmde insanların algısında zemin hazırlamıştır.