Halkla ilişkilerin, itibar yönetiminin markalar ve şirketler için ne kadar kritik olduğunu her gün daha iyi bir şekilde görüyoruz. Bazı markalar halkla ilişkiler işlerini kendi bünyelerinde barındırdıkları departmanlarla yürütürken bazı markalar bunu dışarıdan bir halkla ilişkiler ajansı ile yürütüyor. Bu yazıda dışarıya iş veren markaların, çalışacakları ajanslarda nelere dikkat ettiklerini ve neden ihtiyaç duyduklarını göreceksiniz.

  Ajans seçerken en önem verilen şeylerden biri ajansın sektöre olan hakimiyeti ve medya başarısı olarak görülüyor. Birazdan da bahsedeceğimiz üzere markaların en büyük beklentisinin medya görünürlüğünü arttırmak olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda medya ve halkla ilişikler ilişkisinin ne denli önemli olduğunu tekrar görebiliriz. Bu durumda aslında yeni açılan bir ajansın müşteri bulmasının köklü ajanslardan biraz daha zorlu olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu ajans kendilerini göstermek için fırsat yakalarsa şüphesiz birçok iyi müşteriye ulaşacaktır.

 Markaların ajanslardan bir diğer beklentisi ise markaları doğru temsil etmeleri. Ajansların markayı gerçekten iyi anlamış ve benimsemiş olması gerekir. Kimse markayı yansıtmayan biri halkla ilişkiler kampanyası istemez. Kampanyaların marka kimliği ile uymaması marka için sorun yaratacaktır. Doğru temsilin yanında etki de çok önemlidir.

 Hem zaman hem de para artık insanlar için daha değerli hale geldi ve insanlar artık çok daha sabırsız. Markalar paralarının ve zamanlarının doğru harcandığını görmek istiyor bu nedenle ajansın iş bitirici olması çok önemli. Yavaş ve etkisiz çalışan bir ajansın o markayla ömrü uzun olmayacaktır.

 Şirketlerin neden bir halkla ilişkiler ajansı ile çalışma ihtiyacı duyduğunun yanıtı ise bilinirlik arttırma ve medyada görünürlük yaratma olarak söyleyebiliriz. Markalar için kritik olan konulardan biri müşterilerinin hafızalarındaki yeri ve bilinirlikleri. Buna ulaşmanın yolu medyada görünürlük yaratmaktan ve markaya bir imaj ve itibar yaratmaktan geçiyor.

 Çok büyük bir sürpriz olmayacaktır ki, markalar birlikte çalıştıkları halkla ilişikler ajanslarının rakipleriyle çalışmasını istemiyor ve etik bulmuyor. Rekabeti etkileyeceği ve işlerinin etkisini düşüreceği yönünde bir düşünce var. Ajans sunumlarında rakiplerin ne yaptığını bakılır ve kimi zaman ona göre bir yol izlenir. Ancak iki marka da aynı ajansın çatısı altında bulunuyorsa işler biraz karışabilir.

   Ajansların görevlerinden bir diğeri ise medya yansımalarını yönetmek ve gündem oluşturabilmedir. Markalar ajanslarla markanın yükselebilmesi için çalışır. Durumlar kötüye gittiyse de kriz yönetimi için. Ancak özellikle küçük veya yeni oluşan bir marka ise medya yansımaları ve gündem de bulunma çok önemlidir. Son zamanlarda bu durum için en hızlı yöntemlerden biri sosyal medya kullanımı olmuş durumda. Bunu çok iyi kullanan markalar olduğu gibi kötü kullananlar olduğunu da söyleyebiliriz. Bu adımda belki de o markaların dışarıya mı iş verdiğini yoksa kendi bünyelerindeki departmanla mı işleri yürüttüğünü sorgulayabiliriz. ( sosyal medya ve halkla ilişkiler hakkında daha çok bilgi için sayfanın sonunda ki linke tıklayabilirsiniz)

 Ajansların neler yaptığından ve markaların seçimde nelere dikkat ettiğinden biraz bahsettik. Son olarak markaların bu ajansları nasıl bulduğu konusunda durabiliriz. Halkla ilişkilerde “networking”in ve referansın ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruzdur. Yapılan anketlere göre markalarda kendilerine ajans seçecekleri zaman en çok referanslara dikkat ediyor. Başka markalar için itibar ve imaj yaratan bir ajansın müşteri bulabilmek için kendisi içinde iyi bir itibar yönetimi yapması ve imaj yaratması gerektiğini de unutmamak gerek.

Kaynak: http://www.halklailiskiler.com.tr/Kurumsal_iletisimciler_ajanslardan_ne_ister..php