“People naturally seek connection. That’s why online social networks have been so widely adopted over the past ten years.
They offered the promise of constant connection and the means to keep in touch with friends and to share what’s happening in our lives.
But as time passed, an imbalance began to form between the interests of the platforms and the best interests of the users.
And a false sense of connection left us lonelier than ever.”
Sosyal medyanın yeni aktörü Vero’nun manifestosu bu sözlerle başlıyor. Manifesto, “kalabalıklar içinde yalnız” kalan    insanların anında kalbine işleyiveriyor. Bu uygulamayı hemen edinme hissi uyandırıyor.
Latince kökenli bir kelime olan Vero, “gerçek/hakiki/otantik” anlamına geliyor. Klasik sosyal medyadaki “maskeli balo” yerine Vero, gerçek sosyal yaşamınızın online versiyonu olma yani kendinizi olduğunuz gibi yaşayabileceğiniz bir sosyal ağ yaratma hedefinde.
Vero, aslında yeni bir uygulama değil. 2015 yılından beri hayatta olan Vero, sadece birkaç hafta içinde patlama yapma başarısını aslında, “cosplay community”ye (karakter kostümleri giyen çizgi film fanlarının oluşturduğu bir topluluk) borçlu. Tam bir ağızdan ağıza yayılma hikayesi. Topluluk üyelerinin kostümlü makyajlı fotolarını Vero’dan paylaşması ile başlayan ilgi, zamanla dövmecilere, fotoğrafçılara ve sonunda kitlelere yayılmış durumda.
Böylece, daha bir iki ay önce 200 bin olan üye sayısı, bugünlerde 3 milyonu aşmayı başardı. Tabi bu anlık yoğun ilgi, hızının düşmesine ve ekranların sık sık donmasına yol açmış.
Vero, diğer büyük sosyal medya aktörlerinin aksine reklam ve veri madenciliği yapmayacağını taahhüt ediyor. Facebook, üye başına 6 USD’lık maliyetini aldığı reklamlar sayesinde müşterilerine yansıtmadığını ilan ederken Vero, bu maliyeti aylık ücret şeklinde doğrudan müşteriden alarak reklamsız bir sosyal ağ sözünü tutmaya çalışıyor.
Ancak, uygulamaya erişimdeki ekran donması ve hız gibi sorunlar, müşteri memnuniyetsizliğine neden olduğu için, ilk 1 milyon üyeye hayat boyu bedava daha sonrakilere ücretli diye yola çıkan Vero, ikinci bir duyuruya kadar bütün üyelere ücretsiz hizmet sunacağını açıkladı.
Doğrusu, 2015 yılından beri zaten milyonlarca dolar harcayan bir şirketin yakaladığı bu kar fırsatını geri tepmesi, kapitalist dünyada çok alışık olmadığımız bir tavır. Sonradan zengin olan diğer sosyal medya aktörlerinin patronlarının aksine Vero’nun patronu Ayman Hariri, eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin oğlu ve hali hazırda zaten milyarder. Bu da kendisine müşteri memnuniyeti bağlamında iyi bir PR yapması için yeterli manevra alanı sağlıyor.
Vero, ilk bakışta Instagram’ın replikası gibi algılanabilir. Bildiğimiz gibi, Instagram 2013 yılında reklam almaya, 2016 yılında da postları botlar ve algoritmalarla belirlenmiş sıralamada göstermeye başlamıştı. Vero, reklam ve veri analitiğine izin vermediği gibi postları tarihsel sıralama (kronolojik) ile görmemizi sağlıyor.
Gerçek hayatınızda nasıl ki her şeyinizi herkesle paylaşmıyorsanız  da aynı deneyimi sanal ortamda mümkün kılıyor. Kendi ağınızı (bağlantılı olduğunuz kişileri) “yakın arkadaş”, “arkadaş”, “tanıdık” ve “takipçi” olarak sınıflandırmanızı ve paylaşımlarınızı farklılaştırmanızı sağlıyor. Bu da Instagram’da olmayan bir özellik.
Vero’nun bir başka farklı deneyimi de sadece fotoğraf veya video paylaşımına dönüşen diğer sosyal medya uygulamalarının aksine bunların yanında film, müzik, kitap ve yer gibi farklı kategorilerde paylaşım yapmanıza imkan tanıması.
UX tasarımı ve erişim sorunları eleştirilebilir olsa da “farklı” yaklaşımı ile gönülleri fethetmiş durumda Vero. Aboneliğe dayalı gelir modelini devam ettirme şansı bence biraz düşük. Ama reklamsız bir sosyal ağ sözünü de tutacaktır. Zamanla farklı bir gelir modeli yaratarak bununla da “farklı” olmayı sürdüreceğini düşünüyorum.