Refik Anadol’u keşfetmem çok tesadüfi ve oldukça yeni. Instagram explore kısmında “Melting Memories/Eriyen Hatıralar” adlı çalışmasıyla karşılaşıp birkaç defa seyrettikten sonra araştırmaya başlamamla oldu aslında. “Melting Memories” gerçekten eserde takılıp kalmanızı sağlayan çok başarılı bir çalışma. Dijital sanat, çok yeni bir sanat dalı olsada sanırım bu sanat dalı, seyirci olarak beni içine çekmeye başladı.

Amerika’da Los Angeles’ta yaşayan 1985 İstanbul doğumlu olan Refik Anadol, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Görsel İletişim Tasarımı bölümünü, fotoğraf ve video dalında en yüksek onur derecesiyle bitirmiş. Yüksek lisansını yine İstanbul Bilgi Üniversitesi‘nde aynı bölümde ve California Los Angeles Üniversitesi’nde Medya Sanatları alanında yapmış. Genç yaşına ragmen kariyerine bu kadar kaliteli işi nasıl sığdırdığını anlamaya çalışırken okuduğum satırlar bana oldukça yardımcı oldu: “Hep çok çalışıyordum. Hatta o kadar çok çalışıyordum ki, bir yerden sonra sosyalleşmenin bile zaman kaybı olduğunu düşünüyordum. Günlerin 24 saat olması bile bir sıkıntı olabiliyordu. Tabii sonradan bunun işkoliklikten öte bir tutku olduğunu fark ettim. Varlığına inandığım geleceğin eksiksiz bir şekilde var olabilmesi için kişisel gelişim ve üretimin hiç durmaması gerektiğini inanıyorum”.

İsminin önünde medya sanatçısı, yönetmen ve tasarımcı gibi unvanlar var. Birçok projede yer aldın. Genel olarak sanatsal üretiminde neler yer alıyor, neler yaparsın?

Sanat üretimimde mimariyi kanvas, ışığı ve veriyi materyal olarak kullanıyorum. Bugüne baktığımızda kamusal alanın bizlere her gün ilham vermesi gerekirken; şu anda, bizler, bu alanda tam tersi bir gerçeklikle tasarlanmamış bir kaosun, yer edinme yarışının arasına sıkışmış bir haldeyiz. Bu duruma karşı geliştirdiğim projeler kimi zaman kalıcı bir dijital heykel çalışması olabiliyor kimi zaman filarmoni orkestrası ile eş zamanlı üretilen görsel/işitsel bir performans olabiliyor. Teknoloji, kullandığım üretim yöntemlerinin göbeğinde yer alıyor. Los Angeles’taki stüdyomda birçok takım arkadaşı ile çalışmayı prensip edindim. Böylelikle çok daha ileri
gidebilmeyi, görülmemiş ve yapılmamışa dair bambaşka perspektif arayışını güçlendirmeyi başardım. Röportajın devamına buradan ulaşabilirsiniz.

10 Şubat-10 Mart tarihleri arasında Plevneli Galeri’de yer alan sergisi, yoğun ilgi nedeniyle 17 Mart’a kadar uzatıldı. Dünyanın dört bir yanında eserlerini sergileyen Anadol’u en kısa zamanda
tekrar Türkiye’de görme ve eserleriyle yakından tanışma ümidiyle…
http://refikanadol.com/