Hewlett-Packard… Böyle yazınca isim yabancı geldi değil mi? Çok normal, çünkü biz onu daha çok HP olarak biliyoruz. Her markanın olduğu gibi HP’nin de başına bir kriz geldi, fakat bu diğerlerinden biraz farklıydı çünkü kriz içerden değil dışarıdan kaynaklanıyordu.
Krizler her zaman markanın kendi iç bünyesinde yaşadığı sorunlar değildir. Bazen içinde bulunduğumuz bölgede hatta ve hatta dünya genelinde yaşanan bir takım olaylar da markaları etkiler ve kriz meydana gelir. Bu yazıda da küresel çapta yaşanan bir kriz döneminde HP’nin nasıl ayakta kalmayı başardığını paylaşacağız.
Dünyanın önde gelen bilgisayar şirketlerinden HP, adını kurucularının soyadlarının birleşiminden almaktadır. Stanford Üniversitesi’nde öğrenim gören William Redington Hewlett ve David Packard adında iki öğrenci tarafından 1939 yılında kurulan şirket, ilk işine küçük elektronik cihazların üretimini yapmak ile başlıyor. HP’nin ilk müşterilerinden biri ise eğlence sektöründe dünyanın en büyük markalarından Disney oluyor.
Sektörde ismini o dönemde yeni yeni duyuran HP çalışmalarına devam ederken şirketin kuruluşundan birkaç yıl sonrası ne yazık ki II.Dünya Savaşı zamanına denk geliyor. Savaş sırasında Almanya’nın zarar gören denizaltı filoları için askeri alanda özel cihazlara ihtiyaç duyması Hewlett-Packard için savaşı ve bu kriz dönemini fırsata çeviren bir nokta oluyor.
Yaklaşık 45 kişilik bir ekiple çalışarak Almanya’nın istediği cihazları başarıyla üreten HP, II. Dünya Savaşı dönemindeki karmaşayı fırsata çevirerek milyon dolarlık gelirler elde etmeyi başararak ayakta kalan bir markadır.
HP’nin kuruluşundan sonra büyük bir savaş dönemi ile karşı karşıya kalması markanın varlığını büyük ölçüde tehdit edebilecek bir olaydı. Daha önce de belirttiğimiz gibi krizler her zaman iç yapıdan kaynaklanmamaktadır. Küresel çapta yaşanmış büyük bir olay karşısında ayakta kalma hedefine sımsıkı tutunan HP bu sayede çevresel krizi atlatarak bugün hala dünya çapında bilişim alanında hizmet vermeye devam etmektedir.
