Sadakat kartları müşteri sadakati oluşturmayı hedefler. Bunu yapmak için de sadakat programlarını kullanarak, müşterileri o markaya gelmek için teşvik eder. Sadakat programlarında satış artırmada başarısı kanıtlanmış olan ödüllendirme teknikleri  kullanılıyor. Zaman zaman yapılan indirimler, promosyonlar, fırsatlar bu tekniklerden birkaçıdır. Ve müşteriyi kendine çekmek için etkili bir yöntemdir.

Bu kartlar birçoğumuzun cebinde. Hatta artık cebimizde olmalarına bile gerek yok. Her şeyin dijitalleştiği çağımızda sadakat kartlarının da bu yönde evrilmesi çok normal. 

Genel olarak bu amaçlara sahip olan sadakat kartlarının aslında hizmet ettiği çok daha farklı amaçları var. Her güzel şey bazen bir bedelle gelebiliyor. Sadakat kartları sayesinde kovaladığımız indirimlerin bizlere bir bedeli var. Bu kartlara sahip olmadan önce markaya adımız, yaşımız, yaşadığımız yer gibi bilgileri vermek durumunda kalıyoruz. Ve markalar, bu kartlarla alışveriş yaptığımızda alışkanlıklarımızın ve davranışlarımızın kaydını tutabiliyorlar. Örneğin bu kartla yaptığımız bir alışveriş sonrasında satın aldıklarımız depolanıyor. En çok neyi satın aldığımız, ne kadar aldığımız, hangi gün aldığımız gibi soruların cevaplarını görebiliyorlar. Daha sonrasında bu bilgileri kullanarak daha fazla satış yapabilmek adına pazarlama stratejilerini belirleyebiliyorlar. 

Sadakat kartlarının kullanımı pazarlama stratejilerini belirlemede etkili bir yöntem olarak görünüyor. Ancak sadakat programlarının asıl olarak amaçlarını anladığımızda kulağa biraz da olsa korkutucu gelebiliyor. Basitçe satın aldığımız bir yoğurdun bile kaydının tutulduğunu bilmek ürpertici.

Kaynak için tıklayınız.