Geçtiğimiz haziran ayında suç işlediklerinden şüphelenilen kişilerin Hong Kong’dan Çin’e iadesine imkan veren tartışmalı yasa tasarısı onaylandı. Bu sebepten dolayı Hazirandan beri devam eden protestolar başladı. Ancak ilerleyen haftalarda göstericilerin talepleri kapsamlı olarak, demokratik reformlara ve polis şiddetinin objektif bir şekilde soruşturulmasına odaklandı.
Hong Kong “iki sistem, tek devlet” ilkesi altında yönetilen eski bir İngiliz sömürgesi olmasına rağmen 1997’de tekrar Çin hakimiyetine girmişti.
Hong Kong idaresi beş aydır sürmekte olan bu gösterilerin oluşturduğu negatif algıyı kırması için sekiz adet halkla ilişkiler firmasıyla temas kurdu fakat şirketlerden dördü Hong Kong hükümetine şimdi destek vermenin kendi itibarlarını zedeleyeceğini düşündükleri için teklifi derhal geri çevirdiler.
Guardian gazetesinin hükümet kaynaklarından aldığı bilgiye göre, ihale tarihinde herhangi bir olumlu dönüş alamadıkları için yeni bir ihale daha yapılmayacak. Hükümet kendisine olan güveni korumak ve bölgedeki diğer şehirlerden farklı özelliklerini ortaya koymak yani iki sistem, tek ülke modelinin başarısını göz önüne çekmek için strateji önerileri talep etmişti.
Krizi pekte iyi yönetemeyen Hong Kong hükümet başkanı Carrie Lam Hong Kong’un imajını yeniden yaratmak için doğru zaman olmadığı görüşünün ağırlık kazandığını dile getirdi. Lam ayrıca Moody’s’in, finans merkezi olan Hong Kong’un derecesinin negatife düşürülmesinin şiddet olayları ile bağlantılı olduğunu ve bunun uluslararası algıyı etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Hükümet eylül ayında bu düzenlemeyi geri çektiğini canlı yayında açıkladı ve son birkaç aydır yaşananlar herkesi derin bir üzüntüye boğdu diyerek tamamen geri adım attı.
