Halkla ilişkiler uzun yıllardır hayatımızda olsa da her gün değişen ve gelişen dünyaya adapte olabilmek için yeni stratejileri göz ardı etmemiz gerekiyor. Bu dönemde başarılı olabilmek istiyorsak yıllar önceki halkla ilişkiler stratejilerinin bize bir faydası olmayacağını ilerleme kaydedebilmek için güncel stratejilerle ilerlemeliyiz. İşte sizi başarıya ulaştırabilecek birkaç halkla ilişkiler stratejisi… 

  1. Fikirlerinizi nasıl satacağınızı bilmek.

Her ürünün bir alıcısı olduğu gibi her fikrin de hitap ettiği belli bir kitle vardır. Eğer hedef kitlenizi doğru seçerseniz fikirleriniz doğru kişilere ulaşmış olur bu da sizi başarıya götürür. Örneğin bir makyaj markasıysanız ürünlerinizin tanıtımını sosyal medyada erkek kullanıcıların önüne çıkarırsanız emeğiniz de fikirleriniz de boşa gitmiş olur. Aynı şekilde her sosyal medya mecrasında bulunmak doğru bir strateji değildir. Yalnızca hedef kitlenizin kullandığı sosyal medya mecrasında bulunmanız yeterli olacaktır. 

2. Ürünlerinizi kişiselleştirin.

Hedef kitlenizi belirledikten sonra tabi ki ürününüz veya fikriniz yalnızca tek bir hedef kitlesine hitap etmeyecektir. Her bir hedef kitlenizi kendi içlerinde gruplara ayırıp hepsine özel kişiselleştirilmiş içerikler sunmalısınız. Örneğin Netflix izlediğimiz dizi ve filmlerden yola çıkarak diğer içerikleri sevdiğimiz içeriklere uygun hale getirerek bizlere sunuyor. Stranger Things adlı dizi için bu çalışmayı yapan Netflix herkesin ilgi alanına göre uyarlanmış sahnelerden oluşan farklı içerikleri kullanıcılarına sunarak onların dikkatini çekmeyi başarıyor. 

fotoğraf, gösterme, metin, gazete içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

3. Sosyal Sorumluluklarınızı yerine getirin.

Eskiden bir ürünü, bir markayı tercih etmemiz için yalnızca fiyatının diğerlerine nazaran daha düşük olması, kaliteli olması gibi etkenler yeterli olurken artık insanlar ürünlerin üretiminden kaynaklı markanın çevreye vermiş olduğu zararı görmezden gelmemeye başladı. Hem çevreye zarar verip hem de bu duruma kayıtsız kalan markalar insanlar tarafından hoş karşılanmamaya ve onları tercih etmemelerine sebep olmaya başladı. Bu durumda ister ürünlerinizle ister yalnızca marka sponsorluklarınızla bir sosyal sorumluluk projesinin içinde bulunmanız insanların sizi tercih etmesi için artı bir etken olacaktır. Toms ve Apple bu durumun en iyi örnekleri haline gelmiş durumda. Bir çift Toms ayakkabı aldığınız zaman marka da ihtiyacı olan bir kişiye bir çift ayakkabı yolluyordu. Şu anda da kazandıkları her 3 doların 1 dolarını bağışlayan Toms bunu misyonu haline getirdi. Apple da Toms’a benzer bir stratejiyle hareket ederek Product Red ürünlerini birkaç yıldır satışa sunuyor. Ürünlerinin kırmızı renkli olanlarını üretip buradan elde ettikleri gelirin (RED) ile iş birliği çerçevesinde %100’ü, Sahraaltı Afrika’da yürütülen HIV/AIDS programlarını finanse etmek için kullanıyor. Bu da insanların bir ürün alırken sırf yardım etmek adına o ürünü tercih etmesinde büyük bir rolü var. 

4. Müşterilerinizin birer marka elçisi olduğunu unutmayın.

Siz markanızın reklamlarını, tanıtımlarını yaparken bir yandan da en az sizler kadar çalışan müşterileriniz olduğunu da unutmayın. Her ne kadar siz ürününüzü ve markanızı övseniz de insanlar sizi tercih etmeden hemen önce soluğu forum veya şikayet sitelerinde alıyor. Çünkü sizin kendinizi övmenizdense gerçek kullanıcıların yorumlarına ve deneyimlerine daha çok güveniyorlar. Yalnızca internet üzerinden de değil kulaktan kulağa da yayılan deneyimler de ürününüzün itibari için büyük bir önem taşıyor. Krizi fırsata çevirmek de sizin elinizde çünkü insanlar sorun yaşamayı değil sorunun çözümsüz kalması durumunda markayı kötülemeye başlıyor.