Tamamen dijitalleşmeye giden bir döneme adım adım ilerlerken sosyal medya algoritmalarının değişimi hem bireyleri hem de profesyonelleri etkilemeye devam ediyor. Instagram’ın takipçilerimizin hareketlerini göstermeye son vermesi, story özelliğininin Snapchat öncülüğünde hayatımıza girerek Instagram ile diğer tüm uygulamalarda patlama yaşaması gibi bir çok değişimden söz edebiliriz. Peki tüm bu değişimler yaşanırken biz bunlara nasıl tepki gösteriyoruz?

Sosyal medya algoritmalarının değişimi bireylerden çok pazarlama dünyasını etkiliyor. Düşündüğümüzde en ufak bir değişim ile tamamen pazarlama stratejilerini, reklamlarını, hedef kitleleriyle olan etkileşim ağında düzenlemeye gitmeleri gerektiğini göz önünde bulundurursak şirketlerin her an tetikte olup bu değişimlerden geri kalmayıp hayatta kalmaları gerekiyor. Çünkü unutmayın değişen koşullara adapte olabilen hayatta kalır. 

Content Marketing World 2018 (İçerik Pazarlama Dünyası 2018) etkinliğinde bu konu hakkındaki görüşlerini bildiren uzmanların açıklamalarına dayanarak durumu inceleyelim.

Kaplumbağa olun, tavşan değil diyen StoryFuel Kurucusu Melanie Deziel markaların her yeni çıkan akımı kendilerine uyarlayıp panikle kendilerini bu yeniliğin içinde bulduklarını vurguluyor. Fakat yapılması gereken şey değişimin her aşamasında bulunmak yerine önce değişim sürecini incelemek, anlamak ve daha sonrasında strateji oluşturarak doğru şekilde harekete geçmektir. 

Bununla birlikte Orbit Media Kurucu Ortağı Andy Crestodina algoritmalar değişirken bunları markaya uyarlamanın önemini vurguluyor. Değişimi algılayıp iş gücünü değişen algoritmaya göre değiştirdiğimizde bunun markanın büyümesine büyük ölçüde katkı sağlayacağını söylüyor. 

Kaplumbağa olmak yerine tavşan olmayı tercih eden ve büyümek için her fırsatı değerlendirmeye hazır ve nazır bekleyen markalara bir göz atalım. Hepimizin bildiği üzere Instagram’ın yeni gözdesi haline gelen story filtreleri de markalar için yeni bir trend haline gelmiş durumda. Pek çok marka kendi markasına ait filtre veya giflerle bu yeni algoritmaya uyum sağlamaya çalışıyor. Morhipo, Garnier, One Love bu duruma ayak uydurmaya çalışanlardan sadece birkaç tanesi. 

Değişen algoritmaların yanı sıra o an gündemde olan ve popüleritesi yüksek olan olayları da fırsat bilen markalar tıpkı algoritmalar gibi gündemden de beslenebiliyor. Geçtiğimiz aralık ayında duvara bantlanmış muz eserinin 120 bin dolar ödenerek satın alınması dünya gündemini uzun süre meşgul etmişti. Bu durumu fırsata çeviren markalar ise ürünlerinin sanat eseri kadar değerli ve önemli olduğunu vurgulayarak reklamlarını yeniden düzenledi. 

ekran görüntüsü içeren bir resim

Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Monster Pazarlama Başkan Yardımcısı, Margeret Magnarelli sosyal medya algoritmalarının değişimi karşısında öncelikle sosyal medya ekibinizle bir araya gelin, değerlendirin ve bu değişim ile markanızın ne yönde ilerleyeceğine evrileceğine karar verin diyor. Her marka her alana yatırım yapamaz, yapmamalıdır. Her marka hedef kitle olarak ben herkese hitap edeceğim diye bir söylemde bulunamadığı gibi markalar her alana da yatırım yapamazlar. Yapsalar da başarısız olurlar. Hedef kitlelerine göre yatırım yapacakları sosyal medya mecralarını seçmeleri gerekmektedir. Yani bu durumda eğer 45-60 yaş aralığında Facebook kullanan bir hedef kitleye hitap eden bir markaya sahipseniz Instagram veya Youtube üzerindeki değişen algoritmalara odaklanıp stratejilerinizi ona göre belirlemeniz sizi ileriye taşımayacak aksine bir adım geriye atacaktır. Önümüze çıkan reklamlar da bu durumu destekler niteliktedir. İlgili olduğumuz veya olabileceğimiz, yaş grubumuza, bulunduğumuz bölgeye, cinsiyete, beğendiğimiz ürünlere göre üretilen reklamlarla karşılaşmamız tabi ki tesadüf değil değişen algoritmanın bir parçasıdır. 

Convince and Conver Stratejisti Anna Hrach markanızda değişen algoritmalar karşısında neyin eksik olduğunu keşfedip bunların pazarlama alanındaki boşlukları bulmada yardımı olacağını söylüyor. Buna ek olarak Mantis Research Araştırma Bakanı Clare C. McDermott her bireyin farklı bakış açışına sahip olduğunu bu sebeple uygulamaya ve yeni algoritmalara bakış açısının da farklı olacağını vurguluyor. Sadece hedef kitlemizi değil rakiplerimizin neler yaptığını da araştırmamız, neyi doğru neyi yanlış yaptıklarını görerek kendi yolumuzu şekillendirmeliyiz. 

Buna en iyi örnek sosyal medya hesaplarını en iyi şekilde kullanarak ödüle layık görülen Türk Hava Yolları, Mercedes Benz markalar olacaktır. Kısa bir zaman önce sosyal medya hesaplarını aktif kullanmak, özellikle markalar için, tamamen yeni bir algoritmaydı. Şimdilerde en basit butiklerin bile Instagram gibi sosyal medya hesaplarından pazarlama stratejilerini yönettiğini düşünürsek bu mecrada başarılı olmanın bir püf noktası olmalı. Ödüle layık görülen bu sosyal medya hesaplarına baktığımızda her biri birbirinden farklı olsa da hepsinin ortak bir özelliği olduğunu görüyoruz. Anna Hrach’ın da dediği gibi eksik olanı bulup ona yoğunlaşmamız gerekiyor. Herkes aktif sosyal medya kullanıcısı fakat herkes aynı oranda başarı sağlayamıyor. Bunun yolu ise profillerinin hedef kitlelerine uygun olup olmamasından geçiyor. 

Türk Hava Yolları, Mercedes ve iki profesyonel fotoğrafçının Instagram profillerini incelediğimizde hepsinin bir hikayesi olduğunu görüyoruz. Yani belli bir tema üzerinden, belli bir konsepte sahip her bir profil. Bu da takipçileri tarafından ilgi görmeyi ve beğenilmeyi beraberinde getiriyor. 

Kaynak için tıklayınız.