Traditional PR vs. Digital PR: What You Need to Know | HuffPost

Covid-19 hayatın her alanını etkilerken, dijitalleşmenin hızlanması için de önemli fırsatlar sağladı. Bu dönüşümden ve dijitalleşmeden en çok etkilenen alanlardan birisi de halkla ilişkiler oldu. Dijitalleşmenin var olduğu bir alan olan PR’da hala pek çok uygulama geleneksel yöntemler ile devam ediyordu. Kokteyller, lansmanlar, basın toplantıları gibi aktiviteler ana iletişim alanları olarak kullanılırken, günümüzde pandemi nedeniyle hiçbirisi uygulanamaz hale geldi. Bu noktada dijital kanallar mecburen kullanılmak zorunda oldu.

Günümüzde uygulanan dijital PR uygulamaları markanın daha erişilebilir hale gelmesine katkıda bulunurken, kısıtlı bir kitle ile iletişim kurmayı aşarak, daha geniş kitleler ile markayı etkileşime sokabiliyor. Daha da önemli olarak tek taraflı bir iletişim yerine, karşılıklı bir etkileşim ortamı sunuyor. 

Markalar içerik pazarlaması, fenomen kullanımı, sosyal medya ve arama motorları gibi alanlarda kendi varlıklarını güçlendirerek, iletişimi kapsamlı hale getiriyor. Bu düzende marka ile insanlar belirli aralıklarla ve iletişim kampanyaları ile değil, düzenli olarak bir araya geliyor. Dijital PR’ın en kritik noktalarından birisi de pazarlama ile karıştırılabilirliği. Pazarlamada ürün odaklı veya hizmeti ön plana çıkaracak iletişim mevcutken, dijital PR, şirketi bir varlık olarak paydaşlara sunma ve onlar gözünde olumlu imajı destekleme yer alıyor. Bu nedenle dijital PR’da reklam amacından çok, kurum tanıtımını olabildiğince samimi bir iletişim ile sunmak gerekiyor.

Dijitalleşme ile birlikte geleneksel PR uygulamalarının bir çoğu da internet ortamına taşınmış durumda. Basın bildirileri online olarak yayınlanabiliyor, basın toplantıları konferans yöntemi ile yayınlanabiliyor, reklamlar aracılığı ile insanlar şirket sitelerine yönlendirilerek daha derin bilgi almaları sağlanabiliyor.

Kaynak için tıklayınız