Covid-19 sorunu ile mücadele edilen kaotik yıldan sonra, Amerika’da işsizlik tavan yapmışken, ülke bu durum içerisinde başkanlık seçimlerine de hazırlık yaptı. Ülkenin tartışmalı başkanı Donald Trump hala yeniden seçilme şansını elinde bulunduruyorken, Demokratlar da karşısına o kadar tartışmalı bir aday olan Joe Biden ile çıktı. Amerika’da seçimlerde farklı adaylar da bulunuyor ancak iki partinin adayı çok büyük bir oyu aldığı için iki adaylı bir seçim olarak görülüyor. 

Seçimlerde partilerin değil, adayların yarıştığı bir durum ortaya çıktığı için de kişilerin projeleri kadar kişisel markaları da ön plana çıkıyor. Amerika, pazarlamanın merkezi ve rüya ülkesi olarak başkanlık seçimlerinde de büyük bir markalama deneyimi yaşıyor. Adayların projeleri kadar oy verenlerin duygularına hitap etmesi de önem kazanıyor. Çünkü seçmenler, adayların daha önce yaptıkları işleri kadar karakterlerine de değer veriyor. Burada Trump’ın kendini beğenmiş ancak Amerikan halkını yukarıda tutan tavrı değer kazanırken, Biden’ın nefret karşıtı ve kucaklayıcı yaklaşımı ön plana çıkıyor. 

Donald Trump ünlü bir işadamı olarak keskin görüşlere sahip ve bu görüşleri destekleyecek politikalar izliyor ve bunu bir marka olarak sunuyor. Çünkü Trump’ın vaatleri, sadece Amerikan halkını korumaya yönelik öneriler sunuyor ve bu da acımasız, bazen dışarıya zarar veren sonuçlar doğuruyor. Ancak bu durum, Trump’ın kahramanca markalamasına destek oluyor.

Trump’ın dışlayıcı ve diğer kesimlere karşı ayrımcı tavırlarına karşı Biden daha babacan bir figür olarak gösteriliyor. Merkez bir noktada duran Biden markası, Trump’ın karşıtlarını kucaklayan bir marka olarak gösteriliyor.

Kaynak için tıklayınız