Walmart, Netflix ve L’Oreal gibi markaların pandemide nasıl daha başarılı hale geldiklerini ve bu başarının arkasındaki nedenleri FutureBrand CSO’su Jon Tipple anlattı.
Geleceğin Markaları Indeksi’ni 2018’de bastığımızda geçtiğimiz yılların en kötü ekonomik krizinden 10 yıl sonra markaların nasıl bir durumda olduğuna bakmıştık. Bu sefer, yüzyılın en kötü salgını sırasında 2020 indeksini çıkardık.
PwC’nin pazar sermayelendirmesine göre Dünya Çapındaki En İyi 100 Şirket listesine bakıp markaları bilinirliğine göre sıralandıran bir indekse bakıyoruz. Karantina sırasında yapılan araştırmalar temel alınarak insanların büyük markalara olan algısının nasıl değiştiğine ve coronavirus sırasında hangi şirketlerin başarılı olmasını belirleyen üç ana akıma bakalım:
- Gündelik hayatta gerekliliklerini gösterenler
Gelecekteki davranışlarımızı öngörerek altyapı ve platformlar kuran şirketler bu yıl Geleceğin Markaları Indeksi’nde öne çıkanlar oldu. Tesla ve Apple gibi büyük şirketlere enerji şirketi olan Nextera ve yarı-iletkenler endüstrisine parçalar sağlayan ASML gibileri eklendi. Bu iki şirket de kendi sektöründeki standartları gözle görülür bir şekilde yükseltti.
Netflix ise Indeks’te 10. sıraya yükselerek 17. sıraya düşen Walt Disney Company’i geride bıraktı. Netflix’i dünyada en iyi eğlence markası yapan şey ise daha önce de bahsettiğimiz gibi insanların ne isteyeceğini ve nasıl isteyeceğini öngörmesi. Fakat en önemlisi ise Netflix’in talebin en yüksek seviyedeyken bu isteği karşılayabilmesiydi.
Netflix’e benzer bir şekilde listede yükselen bir başka marka ise PayPal. Coronavirüs’le değişen alışveriş alışkanlığımızla birlikte, araştırmamızdaki katılımcılar PayPal’ı sadece güvenilir değil aynı zamanda gündelik hayatlarının vazgeçilemez bir parçası olarak görüyor.
2. Amaç ve kazancı bir araya getirenler
Önceleri marka amacı kötülüğü telafi edebilecek bir iyilik yapmak iken, şimdilerde en iyi performansa sahip markalarda amacın ana şeylerden biri olduğu görülüyor.
Amerika’nın perakende satışta en güçlü markası olan Walmart salgını amaç, tecrübe ve kazancı hatasızca bir araya getirerek hızlı ve proaktif bir şekilde karşıladı ve bu sebeple 34 sıra ilerledi. Walmart salgın süresince, acil izin programı uyguladı, kadrosuna 180 milyon dolara yakın nakit bonus verdi ve 200.000 yeni çalışan işe aldı.
Bu yıl büyük başarı elde eden bir diğer marka ise L’Oreal oldu. L’Oreal ürün değişikliği gösteren bir yaklaşım sergiledi ve böylece markasının insani tarafını tüketicilere göstermiş oldu. El dezenfektanı üretmeye başlayan L’Oreal bunun saygınlığını kullanarak uzun dönem kazancına yatırım yaptı. Amerikalı kadın oyuncu Eva Longoria’nın evde saç boyaması ile birlikte karantinada olan insanlar için günlük gerekliliklerin altını çizdi.
3. Özgün bir lider
Geleceğin Markaları Indeksi’nden anlaşılan bir ilginç konu ise liderlerden artık sadece doğru şeyi yapmaları beklenmiyor. Liderlerden kendi özgün tarzları ile harekete geçmeleri bekleniyor.
Görülen o ki neredeyse bütün büyük markaların ortak noktası; dünyaya karşı bireyselci bir yaklaşım sergileyebilmeleri. Bu beceri bu markaların rakiplerinden ayırt edilmesini sağlıyor. Bu demek oluyor ki markalar, doğru şeyi yapmak için alışılmadık bir şekilde davranabilirler, başarıya ulaşabilmek için rakiplerinden tamamıyla farklı bir yönde de ilerleyebilirler.
Tesla’nın lideri Elon Musk olsun, Microsoft’un Satya Nadella’sı olsun işlerini kendilerine has bir şekilde yürütüyorlar. Yaratıcı endüstride yaşanan bu değişimler bize tüketiciler olarak markalar üzerindeki etkimizin sadece markaların ne söyledikleri veya nasıl göründükleri ile sınırlı olmadığını gösteriyor. Tüketiciler olarak markaların içerdeki ve dışarıdaki davranış biçimleri üzerinde de etkimiz var ve bu etkiyi arttırma şansımız apaçık ortada.
Jon Tipple
CSO, FutureBrand
Kaynak için tıklayınız.