Şirketlerin resmi internet sitelerinde ‘’vizyon ve misyon, hakkımızda, hizmetlerimiz’’ gibi şirketi kısaca tanıtan, amaçlarını ve hedeflerini belirten ve başarılarını yazıya döken kısımlar olduğunu biliyoruz. Fakat son birkaç yıldır iş etiği ve prensiplerine de verilen değerin büyük artışı ile etik kodlar veya etik ilkeler kısımlarının da yazılı olduğunu görebiliyoruz. Bu etik kodlardan her şirket için en temel olanlardan bazıları ‘’güvenilirlik, hesap verebilirlik, şeffaflık, dürüstlük, saygı, sorumluluk’’ gibi kodlardır. Bu kodların markalar için var olmasının sebebi; o şirketin çalışanlarına, ortaklarına, müşterilerine, tedarikçilerine, hissedarlarına, kısacası bütün paydaşlarına karşı sorumluluklarını en iyi şekilde yerine getirebilme amacından kaynaklanır ve bu kodların her şirket için farklı bir açılımı olabilir.

Bu etik kodların şirketlerin itibarı için en önemli unsurlardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Fakat etik kodların yalnızca yazılması değil, bu sorumlulukların şirket içi ve dışında da yazıldığı şekilde, çelişmeden uygulanması önemlidir. Bu sebeple güvenilirlik, şeffaflık, hesap verebilirlik gibi etik kodlarda yaşanan çelişkilerden dolayı oluşan birçok krize şahit olmuşuzdur. Fakat bu etik kodların yazıldığı gibi uygulandığı şirketlerde, yaşanması olası olan çeşitli krizlerin iyi bir şekilde yönetildiğini de söyleyebiliriz. Özellikle güvenilirlik konusunda son günlerde kullanıcılarını tedirgin eden Whatsapp gizlilik krizi sonrası bu ilkenin de müşterileri ne kadar ilgilendirdiğini ve bir markaya olan güvenin çok çabuk sarsılıp, itibarı etkileyebileceğini gördük. Her ne kadar Whatsapp bir açıklama yapmış olsa da çoğu kullanıcı gizlilik konusundaki şüphelerini tamamen yenemedi.

Fakat güvenilirlik ilkesi ile ilgili verdiği sözler konusunda müşterilerinin güvenini sarsmayan ve gizlilik konusunda tamamen vadettiği gibi müşteriyi koruyan bir şirket olan Apple, bu konuda yaşanmış ve daha da yaşanmaya devam etme ihtimali olan bir krizi güzel bir şekilde yöneterek, müşterilerinin güvenini daha da kazanmıştır ve itibarını sarsmadan aksine daha da güçlendirmiştir. Bu kriz, bildiğimiz gibi 2 Aralık 2015 tarihinde San Bernardino’da gerçekleştirilen silahlı saldırıda 14 kişinin ölümünün ardından, saldırının faili Syen Rizwan Farook’a ait telefon markasının Apple olması ile başlamışı. Fakat Rizwan Farook’un telefonunun şifresinin bilinmemesinden dolayı kilitli telefon açılamamıştı ve terör ile bağlantının anlaşılıp, olayın çözülmesi belki de o kilidin açılmasına bağlıydı. FBI, Apple’dan yazılımlarında istihbarat örgütlerinin böyle durumlarda kullanabileceği bir ‘’arka kapı’’ bırakmasını istemişti fakat Apple ne olursa olsun bu talebi defalarca reddetti. Böyle bir arka kapının bütün Apple kullanıcıların gizliliğini ihlal edebilme ihtimali olmasından dolayı şirket, tamamen müşterisinin markaya olan güvenini düşünerek hareket etti ve güvenilirlik ilkesi ile çelişmedi.

Müşterinin markaya olan güvenini sarsmayan Apple, Twitter kullanıcılarını o yıllarda ikiye bölmüştü. Fakat etik olarak bakıldığında böyle bir olayın Apple için güvenilirlik konusunda sarsıcı olacağını düşünenler çoğunluktaydı. Bazı kişilerin tepkisini çekmiş olsa da markanın sözlerini tutması ve bir telefon için milyonlarca müşterisini tehlikeye atmaması, yıllar içinde artan bir güvene dönüştü. Apple’ın, müşterilerin güvenini sarsarak arka kapı bırakması belki başka bir güvenlik sorununa neden olarak daha büyük bir krizin oluşmasına sebep olabilirdi. Bugünlerde de Apple markasının bu kadar çok tercih edilmesinin sebeplerinden en önemli olan da müşterilerine gizlilik konusunda verdiği güvendir.

Kaynak: https://computercoach.co.nz/tu/apple-fbiin-ondan-iphone-icin-bir-arka-kapi-olusturmasini-istedigini-acikladi-sirket-musterilerinin-mahremiyeti-icin-temsil-ettigi-tehlike-nedeniyle-yetkililerin-talebine-uymayi-reddetti-apple-bu/

https://home.kpmg/tr/tr/home/gorusler/2017/03/sirketlerin-olmazsa-olmazi-etik-kod.html