Siyaset, toplumun isteyerek veya istemeyerek taraf olduğu ciddi konulardan birisidir. Konunun hassasiyeti ise kurumlar için ciddi riskler doğurmaktadır. Çünkü siyasi anlaşmazlıklara taraf olmak, şirketlerin bu sorunlar ile eşleştirilmesine ve karşıt görüşlere sahip tüketiciler tarafından protesto edilmesine neden olabilir. Tüketiciler kadar çalışanlar da siyasi tutumdan etkilenebilir ve şirket ile ters görüşler geliştirerek olumsuz bir bakış açısı yakalayabilir. Bu nedenle şirketler genellikle siyasi görüşlerden uzak durmak istemektedir ve kendisini tarafsız bir konumda tutmaya çalışmaktadır. Ancak bu durum kendi içerisinde farklı zorluklara sahiptir.

Toplumu oluşturan birçok yapı siyasetten bağımsız değildir. Dernekler, sivil toplum örgütleri ve bireyler siyasi görüşlere sahiptir. Bu nedenle siyasetten uzak kurumlara karşı sorunlu bir bakış açısı gelişmektedir. Birçok sivil toplum örgütü, kendi görüşlerine yakın kurumlara karşı olumlu katkı amaçlamaktadır. Karşıt görüşler ise zararlı görülmektedir. 

Kurumları siyasi anlaşmazlıklardan uzak tutacak en önemli strateji ise sorumlu bir vatandaş imajı çizilmesidir. Kurumlar siyasi görüşlere uzak olsa da toplum için önemli konularda görüş sahibi ve duyarlı olabilir. Örneğin çevre, eğitim ve eşitlik gibi konularda görüşler paylaşılarak toplumun geneline hitap eden ve genel doğruları vurgulayan algı yaratılabilir. Bu sayede olumsuz davranışlara karşı bir koruma yaratılarak kurumun doğru olarak vurguladığı konular ile değerlendirilmesi sağlanabilir. Tüketicilerin kurumlardan aktivizm beklentisi artmaktadır ve sorumlu vatandaş imajı şirketleri siyasi beklentilerden uzaklaştırmaktadır. Bu sayede kriz riskleri de bertaraf edilmektedir.

Kaynak İçin Tıklayın.