Ufak sezgilerle,az ayrıntıyla,başarı için yola çıkılmış tam anlamıyla muhteşem gerçek bir hikaye yaratmak denilince akla gelen ilk isim ‘’The Candidate’’ geliyor.

Halkla ilişkilerin gerçekliği istediği yöne nasıl çektiğini,sektörün gücünü iyiye yada kötüye nasıl kullanıldığını bu filmde görmek mümkün. PR uzmanının az bilgi ve materyalden nasıl bir aday çıkartabildiğini gözlemlediğimiz bu hikayede iyi PR’ın olumlu izlerini görmemek mümkün değil.Günümüzün yeni kavramlarından biri olan MPR’a yönelik ipucu taşıyan film aslında pazarlama ve halkla ilişkilerin birlikte  çalışmasının başarı öyküsünü de sunuyor.

Amerikan senatosu için California’dan aday olan idealist avukatın insan odaklı yaklaşımı dikkatleri çekerken PR ile olan yükselişi onu ideallerine yaklaştırdı.