Şu an dünyadaki en büyük film – dizi dağıtıcısı olarak bilinen Netflix, 6 bölümden oluşan bir belgesel dizisi çekti. 6 bölümün her birinde farklı bir diktatörden bahsedilirken, her bölüm gerçek kesitler ve animasyonların kombinasyonu ile ilerliyor. Bütün hikaye, zorba olmak isteyen ama olamayan birine varmışçasına bütün zorbalıkları öğretebilecek bir el kitabı yazılarak geçiyor. Bölümlerde diktatörlerin nasıl o konuma geldikleri, kişisel özellikleri, kötü olmaları(!) gibi pek çok şeyden bahsediliyor. Ayrıca hepsinin ortak bir özelliği bulunmakta: Amerika’nın düşmanı olmaları.
Dizide Saddam, Kaddafi, Stalin, Hitler, İdi Amin ve Kuzey Kore Kim hanedanlığı için 6 ayrı bölüm ayrılsa da pek çok ‘’diktatörün’’ adı geçmekte. Örneğin Fidel Castro ve Che Guevara’nın da adı ‘’diktatör ve zorba’’ olarak geçiyor. Tüm belgesellerin Amerikan bakış açısı ile çekildiğinin en göze çarpan yanlarından biri, bahsedilen liderlerin hepsinin Amerika ile savaşmış ya da Amerika’ya karşı baş kaldırmış liderler olmalarıdır. Belgesellerin bir diğer özelliği ise, bahsedilen liderlerin hiç iyi yanları olmaması ve sadece ölüm makinalarıymış gibi lanetlenmeleri. Netflix bu dizi ile bize şu mesajı vermek istiyor: Amerika sadece diktatörlerle savaşıyor ve dünyadaki kötülüğü bitirmekle uğraşıyor. Bunlar ise savaştığımız en büyük ‘’canavarlar’’.
Ancak tabii ki de bu dizinin bu bakış açısı ile çekildiğini anlamak için film analisti olmaya gerek yok. İlk bölüm bittiği zaman kendinizi bir anda kısa bir süreliğine de olsa Amerika’ya sempati beslerken görürseniz, Netflix istediğini başarmış demektir. Yani sizi manipüle edebilmiş demektir. Öte yandan, gerek animasyonların kalitesi ve kullanımı gerekse her ne kadar yanlı da verilmiş olsa tarihi gerçekler ve görüntüler düşünüldüğünde, bu dizi için izlenilebilir bir belgesel dizisi denilebilir.
