Erkek egemenliğinin çok uzun süre hakim olduğu dünya düzeninde, kadınlar çok kısa süredir toplumun içerisinde aktif bir yere sahip. Bu durum da pek çok kişi ve kurum için isteyerek veya istemeden cinsiyetçi söylemler veya aktivitelerde bulunmalarına neden oluyor. Bu noktada doğru PR yönetimi hem markanın itibarı açısından hem de toplumla ilişkileri açısından çok büyük önem kazanıyor.

Pek çok markanın zaman zaman yaşadığı cinsiyetçi kampanya sorunları da özellikle günümüzde dijital kanalların da kullanımının artmasıyla daha fazla kişiye hızlı bir şekilde ulaşıp, tepki de yaratmaya başladı. Güçlenen kadın hareketleri özellikle kadınlara karşı ayrımcı herhangi bir içerikte ciddi tepkiler yaratırken, bu da markalar için özellikle baskı yaratıyor. Her yıl pek çok markanın yaptığı cinsiyetçi hatalar ise şirketler için ciddi maliyetler doğuruyor. Örneğin 2019 yılında Efes Pilsen’in çıkardığı Zilli ve Delikanlı biraları raflardan kaldırılırken, hem marka harcamaları, hem de üretim ve dağıtım masrafları markanın zararları oldu.

Bu hatalar markalar tarafından çok iyi bilinmesine rağmen hala yapılıyor olması da yaratıcılığı zorlamadan kaynaklanıyor. Sıradan kampanyalarda sıkışan markalar, mesajlar içeren üretimler yapmak isterken bazı dikkatsizlikler veya önem vermeme de cinsiyetçi sorunlara neden oluyor. Bu nedenle markaların halkla ilişkiler kampanyalarında özellikle cinsiyetçi yaklaşımlara dikkat etmeleri ve yüksek hassasiyet sahibi olunan bu konuda sorun yaşamamaları önem arz etmektedir.