Ekonomisi çok sağlam temellere dayanan ülkelerde dahi ciddi şekilde hissedilen sarsıntı, markalar nezdinde küresel çapta yeni çözüm önerileri arayışına gidilmesini zorunlu kılıyor.
Covid-19’un da etkisiyle dünya belki de daha önce hiç olmadığı kadar zorlu bir dönemden geçiyor. Uzun süreli kapanmanın etkisi, ekonomisi çok sağlam temellere dayanan ülkelerde dahi ciddi şekilde hissediliyor. Özellikle gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelere bakıldığında ise durum tedarik zincirinde yaşanan kopuklukların da etkisiyle bazı sektörlerde üretimlerin dönemsel olarak durdurulmasına kadar uzanıyor.
IMF’in ülkelerden topladığı verilere dayanarak her yıl nisan ve ekim aylarında yayımladığı Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporu’nun son çıktıları her ne kadar dünyanın 2021’deki yüzde 5,9 büyümesine karşılık 2022’de büyümenin 4,9’a düşeceğine işaret etse de ekonomistler bunun görece olumlu bir tablo olduğu görüşünde. Ancak bu tabloda da Rusya ve Türkiye, dünya ekonomisinde büyümelerinin keskin bir şekilde hız keseceği iki ülke olarak konumlanıyor.
Bu tabloyu oldukça iyimser bulduğunu belirten Ekonomist Mahfi Eğilmez, Ekim 2021 tarihli yazısında özellikle enflasyon alanında ABD ve Euro Bölgesi ülkelerinin durumunun çok karışık göründüğünü vurgularken, küresel sistemin 2022’de enflasyonun da zorlamasıyla oldukça zorlu bir yıl geçireceğinin altını çiziyor.
“Ürünlerinize uygun tüketiciler aramayın, tüketicilerinize uygun ürünler bulun” diyen Seth Godin, tüketicisinin yanında olan markaların kazanacakları önermesine vurgu yapan pazarlama duayenlerinden yalnızca birisi. Gerek ekonomik gerek sosyal bir kriz döneminde, markalar nezdinde atılabilecek en güçlü adımın tüketicinin yanı başında olup onun ihtiyaçlarına uygun ürünlerle pazarı zenginleştirmek ve tüketicinin hayatını kolaylaştırmak olduğu aşikâr. “Fiyattaki kısa vadeli dalgalanmalara değil, yatırımınızın altında yatan esas değere odaklanın” mesajını veren Warren Buffett’ın bu sözleri de markaların tüketicisinin ihtiyaçlarına yanıt vermek üzere, onun destekçisi olarak konumlanmaları gerektiğini destekler nitelikte.
Ekonomideki dalgalanmalarla tüketici cephesinde günlük yaşamın zorlaştığı piyasalarda markalar tüketicilerin yanında olabilmek adına, onları maddi anlamda rahatlatacak yeni çözüm önerileriyle pazarı zenginleştiriyor. Fiyat – performans dengesinin daha da büyük bir önem kazandığı bu dönemde gerek promosyonlarla gerek yeni ürün içerikleriyle markalar çeşitli yollara başvuruyor. Türkiye’de pazarın dönüşümünde aktif rol oynayan markalar bu dönemde tüketicilerinin yanında olmak adına geliştirdikleri çözüm önerilerini anlatıyor.
Barış Ermek